30 Aralık 2013 Pazartesi

Duyurunun Duyurusu!!!

İnsanın hayatı da gökyüzü gibi belki, karabulutlar çabuk geçti benim hayatımda sizde de durumlar iyidir umarım..
Bir önceki yazımda yazdıklarımdan , evliliğimle iligili sorunlar olduğunu düşünen arkadaşlarım olmuş öncelikle o konuya bir açıklık kazandırayım, çok şükür evliliğimde hiç bir sorun yok..
Eşimle, evimizde çok mutluyuz,Rabbim herkese mutluluk nasip etsin..
Ben önceki yazımda üstü kapalı anlatım yapayım kendim her ne kadar sonuna kadar haklı olsam da yine de kimseyi ifşa etmeyeyim diye zorlandığım için, eşimle aramda sorun olduğunu sanan arkadaşlarım olmuş..
Bir kez daha bu kez çok net bir şekilde açıklamak istedim bu yüzden;
Çok şükür eşimle aramız çok iyi,Hiç bir sorunumuz yok.. Allah herkese böyle mutluluklar nasip etsin..

Bu kadar açık yazmamın nedeni de o yazımda yayınlamadığım yayınlamak istemediğim beni düşünen ama kendimi anlatamadığım için yanlış anlaşılan bir sürü yorum aldım.. 
Belki şu an bunları yazarak da kendime yakışmayan şeyi yapıyorum ama daha fazla dayanamıyorum.. 
Bu konuya bu yüzden bu kadar açık yazıyorum.. Açık yazıyorum ki bilin istiyorum.. 
Bu konu hakkında çok konuştum, artık susuyorum..
Perşembe günü küçük bir ameliyat olacağım.. Doktora gittiğimde uzun zamandır olan ağrılarımın sebebinin ameliyat olacağım şey değil kuyruk sokumu kemiğimin çıkmış olmasından kaynaklandığını öğrenmem de işin diğer bir kısmı oldu..
Ben iyiyim, sizde iyi olun.. 
Hepinize şimdiden iyi ve mutlu yıllar diliyorum.. Kendinize çok iyi bakın.. Sevgiler....
Not:Resim pitarestten alıntıdır..http://www.pinterest.com/pin/378232068676736468/

23 Aralık 2013 Pazartesi

Küçük Bir Duyuru..

Aslında yazdığım ama yarım kalan başka bir post vardı.. 
Hayat ne garip diyorum bazen, bir saat öncesiyle sonrası tutmuyor bazı insanların..
Hayat yeni başlangıçlar yaptırıyor kendisine, dostluklar falan da değişiyor.. 
Bir yola çıkmıştım hatırlarsanız önceden duyurduğum, iş ile ilgili bir posttu. Şimdi o yoldan geri döndüm, bilginize olsun istedim, ben yine tek tabanca olarak aranızda olmaya devam edeceğim..
O yola çıkarken başladığım bazı işler vardı, mecburen onlara devam edeceğim ara da sıra da sizlerden gelen istekler doğrultusunda ama dediğim gibi başladığım bir şey olduğu için, tek başıma ama İki Şehir Bir Meryem olarak..
Aslında blog yazmaya bile ara vermeyi düşündürecek, her şeyin boş olduğunu düşündüğüm bir süreç geçirdim, geçiriyorum belki de..
Bende değişiyorum kabul ediyorum ama etrafımda değişiyor işte..
İzmir'den yazıyorum bu postu.. Anneciğimin yanındayım.. Bu tatil olanların üstüne denk geldi, gariptir burada olmam atlatmaya da yardımcı oldu.. Hayat bana öyle çok şey gösterdi ki, işin garibi hala derinden üzülmeye devam edebiliyorum.. 
Hep dedim ya hani kendime bir yol çiziyorum diye evet yavaş yavaş şekilleniyor hayatım..
Aslında melankolik olmak falan istemiyorum işte ama, malesef huyum mu yapım mı bilmem neyse söz bu son :D 
Yani eleye eleye etrafımda öyle az kişi bıraktım ki mecburen son olmak zorunda..
Belki yanlış yapıyorum ama elimde değil, ben uzunca süre sabrediyorum bir şey için kendim nasıl özveri gösterdiysem, saygı duyduysam önem verdiysem kendim için de en azından biraz onu bekliyorum..
Ben en çok açık sözlülük istiyorum.. Ben yanlış, kötü bir insan da olabilirim ama bunu yüzüme açık açık söylesin istiyorum karşımdaki, öyle alttan alttan, ya da başkalarına söyledi mi işte ben o zaman çıldırıyorum..
Yapılan iyilik karşıdakinin yüzüne vurulmasın istiyorum..
Ya iyiliği yapan Allah için yapıyor bunu, bi sabretse, bir dursa Allah onun mükafatını zaten verecek ona, ama yok insan oğluyuz ya, başımız sıkıştığı anda her şeyi yakıp yıkmaya, pat pat konuşmaya öyle çok müsaitiz ki, kendi elimizle yaptığımızı kendi elimizle yıkıyoruz..
Kaşıkla verip sapıyla çıkarıyoruz yani :D 
Sinirliyim, üzgünüm, dertliyim ama mutluyum..
Mutlu bir yuvam var, hayata geleceğe umutla bakabileceğim beni seven bir eşim ve ailem var..
Rabbim'e binlerce kez şükürler olsun.. Gösterdikleri ve göreceklerim için..
Dostluk ise iki tane olsun temiz olsun diye baktığım bir şey artık bu son yaşadıklarımdan sonra benim için..
Çünkü biliyorum her hayır da bir şey, her şer de de bir hayır vardır..
Kendinize çok çok iyi bakın :) 
Mutlu olun kırmayın, kırarsanız da gerçekten pişmansanız düzeltmek için elinizden geleni yapın, çünkü insan oğluyuz kırmak sonra da toparlamak için yaratıldık..
Önemli olan toparlamayı isteyip istememek de zaten..

2 Aralık 2013 Pazartesi

Buradayım...

Herkese merhabalar :) 
Uzun aralar veriyorum farkındayım. Bu araların Insatagram'dan da kaynaklandığının farkındayım. Kolay oluyor orası anlık paylaşımlarla.. 
Buranın yerini tutmuyor ama.. Orada bir hayat var ama garip, selam sabah vermeden pat diye bir şeyler soranları mı dersiniz, bir hayırlı olsun, demekten aciz sadece bakan, kiii o bakanlar eminim dönüp dönüp bakanlar oluyor da, geçenleri mi.. 
Neler neler..
Ama yine de kemikleşmiş samimi bir kitle de var o da güzel:)
Her neyse..
Şimdi ben evlendim ya hani,işte biraz ondan bahsetmek istiyorum size..
Biliyorum çoğunuz evimi hayatımı merak ediyorsunuz..
Bende paylaşmak istiyorum aslında ama biraz daha vakti var sanırım. Azıcık utanıyorum :)
Buraya fotoğraf koymaktan çok konuşmak istedim aslında. 
Uzun zaman oldu çünkü burayla, sizlerle bir şeyler paylaşmayalı..
Çok şey yapmak istiyorum, düşünüyorum, hayatımla ilgili kararlar vermeye yol vermeye kendimi geliştirmeye çalışıyorum.. 
Evlenmek durmak değil, tamam sıramı savdım demek değil.. 
Bunu içselleştirmeye çalışıyorum..
Evlilik güzel bir şey yaşamasını bilene, diye bir söz okumuştum bir yerde.. Doğruymuş.. Evlenmeden önce biz bütünüz diyoruz ya hani, öyle çok seviyoruz ya, işte o bütünün içindeki farklılıkları görüyor insan, bazen şaşırıyor, bazen seviniyor, farklı farklı bir sürü duygular içinde oluyor..
Önemli olan tüm bu yaşananları iyi algılayıp, öyle şekillenebilmek..
Bütünüz ya çünkü, bütünü tek başına şekillendirmeye çalışırsak sanki bir tarafı eksik kalır ya hani, işte bu bilinçte olmalıyız sanırım..
Evlenmenin ötesinde bir de bizi evliliğe götüren yolda yaşananlar var..
Şeytan çok uğraşır derler, doğruymuş..
İnsanın kendi kendiyle sınanmasıymış o yol. İnsanın sevdiğiyle sınanmasıymış..
Hiç bir yol pembe çimenlikler içinde muhteşem değil..
En mükemmel giden şeylerde bile taşlar gördüm ben..
Önemli olan o yolda nasıl yürüdüğümüz..
Son zamanlarda evi olsun, arabası olsun, iyi bir maaşı olsun vs. diyen kızlar bi fazlalaştı sanki. 
Onu bırakın 40 yaşına gelmiş ama hala yaşıtımla değil kendimden 20 yaş küçük kızlarla evlenirim diyen erkekler bile çoğaldı..
Niye böyle şeyler ki insan, mal da geçici mülk de.. Tabi ki kimse işsiz güçsüz biriyle evlenmesin, ama maaşın miktarını bile belirlemek..
Bunlar çirkin şeyler..
Yapmayın.. 
İnsanın evliliğe dair içinden geçirdiği şeyler daha başka olmalı..
Daha saf daha masum olmalı.. 
Sevmeli insan.. Sevdiğiyle arasında sırları olmalı.. Sevdiği ile dünyası arasında da mesafe olmalı, her şeyi sevdiğine, her şeyi de ailesine anlatmamalı..
Bu işler öyle alengirli işler ki.. Cambaz olmalı insan :D :D benim ciddiyetim de bu kadar işte :D 
Şaka bir yana, gönül işleri kolay işler değil, sabretmeli insan, kimse dört dörtlük değil, unutmayın bunu, sevdiğinizi kendinizle tehdit etmeyin mesela, siz öyle kolay harcanacak bir şey olmayın..
Değerinizi düşürmeyin. Dış etkenleri bilmem ama sevdiceğinizi el üstünde tutun..
Haaaa el üstünde tutun derken, gidip de sizi sevmeyen ve sizi sevmediğini her haliyle belli eden, sizi hırpalayan, her daim gözü yaşlı gezdireni de gidip el üstünde tutmayın. 
Bırakın gitsin yani :D 
İşte böyle de tutarsız bir yazı oldu.
Ama biliyorum, siz ana fikri anladınız. 
Evlilik danışmanı da oldum ya hayyydi hayırlısı dostlar :D 

İşte zaman bu tarihte ki kadar hızlı geçiyor.. Göz açıp kapayana kadar :)
Öpüldünüz...

12 Kasım 2013 Salı

Yeni Evlinin Hayata Tutunma Çabaları :D

Nereden başlasam, söze nasıl girsem hiç bilmiyorum.. 
Hem uzun zaman oldu hem, kısa.. Öyle çok şey oldu ki, ne anlatsam nasıl anlatsam hiç bilmiyorum..
Evlendim. Sanki hala evlenmemişim, o gelinliği giyen ben değilmişim, İstanbul'a okula gelmişim gibi geliyor hala :D 
Gelinliğime iki kere giymeme rağmen hiiç doyamadım. bir daha evlenelim falan diyorum ciddi ciddi yarime :D 
Annemi çok özlüyorum :( 
Aslında uzakta olamaya alışkınım çok zor olmaz diyordum ama öyle değilmiş, bi başka özlemmiş bu.. Hiç bitmeyeceğini, hep böyle olacağını bildiğin bi özlem.. 
Evime alışmaya çalışıyorum.. Yeni hayatıma alışmaya çalışıyorum.. 
Büyüdüğümü düşünüyorum aynaya bakıyorum hala aynı çatlağım :D
Lafın özü, konuşacak paylaşılacak çok şey var.. Hiç merak etmeyin, bundan sonra bol bol sizinleyim. 
İnternetimizin olmadığı zamanlar Instagram'daydım. Hala da devam ediyorum. Farkettiğim en büyük soun blog dünyası oraya kaymış durumda. Bu konu üzerinde daha sonra detaylı i şekilde durulacak :D
Şimdilik görmeyenler için istagram günlüğü;


Evimi nasıl paylaşacağımı bilmiyorum sizlerle, sanırım böyle parça parça olacak.. 
İkramlar sofraya yerleşmedi, misafirler gelmeden epey önce hazırladım..
Aslında temizlik yapıyorum, o yüzden koltuklar böyle yamuk :D

Bu çorbalıkta yoğurt mayalama fikri annemindi. Çok da güzel oluyor :)

Bu güne kadar yaptığım en lezzetli browniydi :)

Evett ben büyük bir kereviz severim. Bir çok insanın kereviz sevmemesinin en büyük sebebinin de pişirme yöntemi olduğunu düşünüyorum. Doğru pişirmeyle evde kereviz piştiğini hissettirmeden lezzetli bir yemek yapabilirsiniz :D
Gurme Meryem den tüyolar. Şaka bir yana çok yemek bilmem ama yaptığım yemekleri de bilerek yaparım. 
Şimdilik benden bu kadar. Kendinize çok iyi bakın.Sık sık görüşeceğiz hiç merak etmeyin.. 
Öpücükler....

19 Ekim 2013 Cumartesi

Evlendim :)

Herkese hayırlı bayramlar :) 
Ben geldim demek istiyorum ama tam anlamıyla gelmedim daha :/ 
Evlendim, balayına gittik, şimdi bayram için İzmir'de annem deyiz :) 
Evimizde internetimiz yok hala. Gerçi tam olarak 6 gün geçirdik evimizde daha sonra bayram için çıktık. Bu yüzden pek bir şey anlamadık :) 
Evde geçirdiğim günler temizlik ve ütüyle geçti. Yıkadığım her bir parçayı, inanılmaz bir buruşukluk nedeniyle ütülemek zorunda kaldım. Sinir krizi geçirerek attığım son makine çamaşırı daimi yardımcım Esra kuzene anlatınca, görmeden aldığım cevap suydu ;
Kızım o makine de kırışık önleme diye bir şey yok mu ona ayarla :D 
ve onun bu önerisiyle önümde duran koca tuşu fark ettim :D Kırışık önleme !!!
Ev ve ev hanımlığı ile ilgili pek bir bilgi veremeyeceğim sizlere :D Blogları takip edemiyorum, telefonumun interneti çok yavaş, kırk saat bekledikten sonra zar zor güzel yorumlarınızı yayınlayabiliyorum. Ne olur affedin beni..
Bu arada bindallımla ilgili çok fazla mail aldım. Bindallım dikildi. Ancak bana özel değildi. Tasarım bir bindallıydı. Gelinliğimi diktirdiğim yerde vitrindeydi. Vurulmuştum. Fiyatı beni durduruyordu. Bir saat için değmez diye düşünüyordum. 

İstanbul'da da kına gecesi olacağı düşüncesiyle değer deyip almıştım. 
Kısmet orada kına olmadı ama, bindallı da içimde kalmadı. Bir saatlik bile olsa giydim :)
Gelinlik ve bindallı mı İzmir Simge Moda evinde diktirdim. Bindallı fiyatı 2000 tl. Şehir dışından, Almanya'dan bile bir sürü müşterileri var ama görmeden kargo ile çalışmıyorlar. Moda evine gitmeniz provalara girmeniz gerekiyor. Yine de ben bir arayayım belki fikirleri değişir kargoyla çalışırlar derseniz, iletişim bilgilerini verebilirim. Bindallının farklı renk ve modellerde de çeşitleri var, fiyatta ona göre değişiyor.
Umarım merak edenlere yardımcı olabilmişimdir. 
Şimdilik benden bu kadar, iyi dilekte bulunan herkese çok teşekkür ediyorum. Rabbim benim için istediğiniz güzel dileklerinizin kat be katını size nasip etsin inşallah. 
İnşallah her birimiz çok çok mutlu oluruz. Allah her şeyi gönlünüze göre verir inşallah :)
Beni merak edenler, gelinliğimi merak edenler, saçımı merak edenler, işte ben :)

 Kendinizi çok iyi bakın. Bir süre daha yazamayacağım. İnternet bağlanır bağlanmaz, aranızdayım...

23 Eylül 2013 Pazartesi

Kına Gecem

Onca zaman bekledik, ayları saydık, gelmez diyorduk ama geçip bitti bile. Kına gecemiz cumartesi günü gerçekleşti. 
Gelinlik de giydim bindallı da, öyle garip bir his ki, herkes sana bakıyor ama sen hiç farkında olmuyorsun. Herkesin yanına gitmek, herkese eşit zaman ayırmak, gelen kimseyi kırılmadan göndermeye çalışmak, aynı zamanda oynamak, fotoğraf çektirmek, hepsine yetişmek çok zormuş :D 
aksilikler de olurmuş, seni üzmeye çalışanlar da, kıskançlıktan görüp de görmemezlik den gelmeye çalışanlar da olurmuş, senin için sırf senin için çok uzak yollardan gelenler de olurmuş ama, sana uzaktan gülen gözlerle bakan sevdiklerin de olurmuş. İçini ısıtan kara bulutlarını dağıtan sevdiklerin. 
Varsın herkesin canı sağ olsun. 
Şimdi sizlere gelinlik değil bindallı fotoğrafımı gösteriyorum. Nikahtan sonra gelinlik :)
Kendinize çok iyi bakın. Pazar günü düğünüm var  o arada yeni bir şey yazabilirmiyim bilmiyorum. Yazamazsam da affedin. Kendinize çok iyi bakın ve beni bekleyin:)



11 Eylül 2013 Çarşamba

Çeyiz Götürme Ev Yerleştirme..

Bundan yaklaşık iki hafta önce, aylarca üzerinde konuştuğumuz, nasıl olur vs. dediğimiz çeyiz alma işlemi gerçekleşti. İstanbul'dan İzmir'e gelip onca eşyayı taşımak kolay değildi. 


Çok fazla yorulduk ama eşyalar arabaya yüklendi, bu kadar az olduklarına bakmayın fotoğraflamak taşınma başladıktan sonra aklıma geldi :) işlem tamamlandıktan sonra misafirlerimize küçük bir İzmir turu yaptırdık. Ardından ertesi gece İstanbul'a doğru yola çıktık. 
Arabanın çeyiz için olduğunun anlaşılması için havluları bu şekilde süsledim ;

Çeyiz taşıma işlemi sırasında davetiyelerimiz de teslim edilmişti. Aksesuarları bizim tarafımızdan yapıştırılacağı için evde iki ayrı çalışma vardı :) İstanbul'a giderken erkek tarafının davetiyeleri yetiştirilmeliydi :)


Her zamanki yardımcılarım, sevgili kuzenlerim ve arkadaşım Zeynep yanımdaydı :)
İstanbul'a vardığımızda hiç dinlenmeden başladık işe. Annem çalıştığı için üç gün orada kalabilecekti.
Mutfağı o gün yerleştirdik. Yorgunluktan nereye ne koyduğumuzu bile hatırlamıyorum. 
Özellikle çeyiz yapanlara şöyle bir tavsiyem var çok almayın. Hele ki eviniz belli değilse, mutfağınız küçükse, ya da konsol, vitrin tarzı eşyalar almayı düşünmüyorsanız bir 12 kişilik bir de günlük yemek takımı yeter. 
Benim mutfağım ve dolaplarım büyük, konsolum da olduğu halde ben sığdırmak da çok zorlandım. Erzaklar için çok fazla boş dolabım kalmadı. 
Annemle yaşadığımız anlaşmazlıktan dolayı iki tane 12 kişil yemek takımım vardı benim. Üstüne günlük ve kahvaltı takımım bir de dayanamayıp aldığım çay takımı eklenince gerisini siz düşünün :)
Gerçi hala onları aldığım için pişman değilim :D 
Tencereydi, tavaydı, düdüklüydü, seramik takımdı, kaptı kacaktı da derken mutfak züccaciyeci oluyor :D
Biliyorsunuz halı perde avize işini İstanbul'a bırakmıştım. Benim gibi zor beğenen birisi her biri için en az 3 gün baktı evirdi çevirdi ve öyle karar verdi. 
Onların gelmesiydi, ikea dan alınanların montesiydi, tadilattı derken, üstüne bir de zehirlenme ekleyerek iki gecelik acil serüvenimle, iki haftayı doldurdum İstanbul'da. 
Evimizin çoğu eksiğini tamamlayıp geldim. Annem istersen gelme gelinliği ben giyer kınayı da ben yakarım demeye başlamıştı ama :D 
İşte size evimize dair küçük bir ipucu. İstediğimiz gibi sadece yarim ve benim seçimlerinin olduğu yanımızda kimse olmadan bakıp görüp beğenip aldığımız eşyalarla kurduğumuz bir ev oldu.
Bu süreçte şunu öğrendim. Büyükler evet tecrübe olarak bizden çok daha öndeler ama öyle kalıplaşmış düşünceleri var ki onların sözüne baksaydık çok farklı bir evimiz olabilirdi. Sonucu gördüklerinde onlarda çok şaşırdı. Adam olmaz dedikleri yatak odası en bayıldıkları yer, büyük gelmiş dedikleri salon en imrendikleri yer, tv ile yakın olur ölçmeden almışsınız dedikleri oturma odası en şaşırdıkları yer oldu :)
Size tavsiyem eşya alırken korkmayın. Araştırın, soruşturun, beğenmedim demekten çekinmeyin, açık renk çocuk pisletir, çok alçak rahat olmaz denilen şeylere kulak asmayın alın. Çocuk pisletir diyoruz çocuk odalarını beyaz ve açık renklerle kuruyoruz sonuçta :D nasıl bir ironiyse.. En iyisi mi siz alın içiniz de kalmasın. Fiyat olarak uçuk rakamlar varsa tabi ki durun düşünün hatta vazgeçin ama üçün beşin olduğu bir yer de hevesinizi kursağınız  da bırakmayın :)
İkea bizim evimiz oldu. Yarim bize madalya verecekler demeye başladı. Çünkü orada rahat ettik, orada ihtiyaçlarımıza çözüm bulduk biz. Banyoda 39 cm lik boş alana marangoz dolap için 400 lira isterken ikea dan beğendiğimizi 200 liraya aldık, birlikte kurduk yerleştirdik :) Hiç de bişeycik olmaz biliyorum. 

Lafın özü korkmayın, bol bol sadece yariniz ve siz gezin. Kulaklarınızı her şeye tıkayın :) Öpüyorum hepinizi canlar..
XOXOXXXOO..


29 Ağustos 2013 Perşembe

Ben Geldim, Hemen Kaçıyorum :)

Nerelerdeyim diye merak ettiğinizi biliyorum. Çeyiz alma işlemi gerçekleşti :D Şimdi ev düzenlemecedeyim. Çok yoruluyorum. Koşturuyorum. Daha halı beğenemedim. Avizeyi saymıyorum bile, ahyyy birde damatlık var :( Üç günde perde beğendim :( Çok zormuş bu işler. Kendimi kaybettim. Sabah 07:00 akşam 00:00 arası iptal durumdayım.
Merak etmeyin. Her şeyi gelince anlatacağım :)
Ha bu arada çok büyük bir UYARI:
ÇEYİZ YAPAN KIZLAR;
Mutfak eşyasında abartmayın, kendinizi tutun :D
Şimdilik benden bu kadar, öpüyorum hepinizi :)

19 Ağustos 2013 Pazartesi

Beyaz Eşya ve Ankastre Seçimlerim

Perde işini her ne kadar ertelemiş olsak da, en büyük eksiklerimizden biri olan beyaz eşyalarımızı aldık.  Marka olarak anlaşmazlık içine düşsek de en sonunda Siemens de karar verdik. 
Biz buzdolabı, çamaşır makinesi ve bulaşık makinesinin yanında ocak, fırın, davlumbaz üçlüsünü de alacaktık. İlk zamanlar hepsini aynı yerden almayı düşünüyorduk. Daha sonra yaptığımız araştırmalarda bu ankastre denen şeyin başlı başlına ayrı bir alan olduğunu dünya devi olsa da bu üçlü de sınırlı kalabileceklerine dair şeyler duyduk. Birde önceki postlarım da belirttiğim gibi babam yeni taşınmıştı. Onun kendi evine aldığı Silverline setin beyazını görünce tamam dedim. Ne olursa olsun bunu alıyorum. 
Böylelikle iki farklı markadan alarak en büyük eksiğimizi tamalamış olduk. 
Ben özellikle beyaz eşya konusunu fazlaca araştırdım. Üşendmedim kataloglarda yazılan her şeyi okudum, ne kaç kilo, kaç kişi kapasiteli, ne kadar hacimli hepsine baktım ve bir ihtiyaç listesi oluşturdum. 
Beyaz eşya öyle bir şey ki, tüm özellikleri aynı biri farklı olan modeller arasında bile 200 liraları geçen farklar olabiliyor. Bu yüzden ihtiyacınız neler onu belirleyin.
İlk olarak Çamaşır makinesinden başlayalım;
Ben 8 kiloluk bir makine istiyordum. Kısa program, 1000 devir, hassas yıkama vs. gibi özellikler zaten 8 kiloluk her makine de var. Buradan sonrası ihtiyaçlarınız doğrultusunda şekilleniyor ki bura da da yine ufak farklarla büyük fiyatlar çıkıyor ortaya. 9 kiloluk bir makine ile 8 kiloluk makine arasında 500 liraya yakın bir fark görmeniz mümkün.
Ben çamaşır makinesinde çok büyük beklentiler içinde değildim. Zaten kullanılmıyor da. Açıkçası ilk olarak şu modelde aklım kalmadı değil ama tamamen dış görünüşünde;
İçinde, kuş tüyü, kot yıkama, koyu renkliler gibi programları var. Sonra şöyle düşündüm. Ben bu programları normal yıkalarda da kullanabiliyorum . Yani biz annemin evinde kuş tüyü yorganlarımızı hassas da yıkadığımızda da gayet iyi oluyor. Burda işime yarayacak tek şey koyu renkliler programı olabilirdi ama o program içinde yaklaşık 1000 lira daha fazla fiyat vermeye içim elvermedi. Birde bu model nedense benim gittiğim yerde yoktu 9 kiloluk vardı ve benimde aklıma başka modeli var mı? falan var mı diye sormak gelmedi. Kısmetimde bu diğer model varmış sanıyorum, birde o kadar katalog baktım, gözüme çarpmadı sanırım, bilemiyorum daha fazla kurcalayıp de pişman olmak istemiyorum :(
Bu yüzden şu makineyi tercih ettim.


Ama siz benim gibi cimri olmayıp, daha bonkör olursanız ilk makine de gayet iyi :D 
Buzdolabı içinde, buzluğunun altta mı, üstte mi olması konusunda ufak bir kararsızlık yaşadıktan sonra işte bu modeli tercih ettim;


Bulaşık makinesi olarak da, üç çekmeceli mi olsun, klasik model mi olsun düşüncemde klasik model galip geldi. Nedeni ne gelince de çatal kaşıkları o çekmeceye tek tek yerleştirmek bir süre sonra işkence olacaktı sanırım ve tabi çıkarmak da. Bu nedenle şu model de karar kıldım;





Ankastre sete gelecek olursak da, 




İşte bunlarda benim üçlü set bebeklerim. Resmen bunlara vuruldum. Ne baksam fayda etmedi dedim ki yok ne olursa olsun bunları alacağım. Eeee bir de Amasya Merzifon'da üretildiklerini ve tamamen Türk markası olduğunu öğrenince Silverline marka bu güzellikler benim oldu. 
Marka hakkında olumsuz yorumlar hiç mi yok, tabi ki var ama büyük markalara oranla gayet normal seviyelerde hem böyle şeyler şans işi, babam evinde yaklaşık iki aydır kullanıyor ve gayet memnun. Onunkiler siyah olduğu için inanılmaz bir şekilde temizlik sorun var. Sizlere tavsiyem, elinizden beş düşmesin istemiyorsanız, siyah cam ocak, davlumbaz almayın. Biz daha sonra servisinde satılan bir pasta aldık da, onunla silmeye başladım yoksa gerçekten tam çıldırmalık bir durum.
Neden hepsini beyaz aldığıma gelecek olursak da, benim mutfağıma beyaz rengin çok daha iyi olacağına karar verdim. Ayrıca bu tamamen kişisel görüşüm ama gri rengin mutfakların içini kararttığını, daha da dar gösterdiğini düşünüyorum. Evet çok şık duruyor ama bembeyaz bir mutfak yoksa ki onda bile belki, ben gri den pek hoşlanmıyorum. Mutfak gerçekten çok büyük olur o zaman da belki. Söylediğim gibi bu tamamen benim düşüncem. Kimseyi kırmak istemem. Herkesin zevkine saygım var :)
 İşte benden son haberler böyle. 
Bu ürünlerin fiyatlarını merak ediyorsanız, bir siemens ya da silverline satış noktasına gidin derim. Çünkü her yer farklı fiyat söylüyor. Ben sizleri yanıltmak istemem. 
Şimdilik benden bu kadar. Kendinize çok iyi bakın canlar, öpüldünüz :)

15 Ağustos 2013 Perşembe

Perde de Aciiil Yardıım :(


Koca evin hemen hemen her şeyini aldım da bir tek şu perde işinde sarpa sardım. Resmen kal geldi bana ya. Nasıl bir perde seçmeliyim, kaça kaç olmalı, pilesi az mı olsun çok mu?? Rengi ne olsun?? Fiyatı  ne kadar olsa makuldur, resmen bunları düşünmekten işin içinden çıkamadım. 
Ben pilesi az olan bir perde istiyorum. bire biri buçuk oluyomuş sanırım. 
Birde store perde istemiyorum. Güneşlik olarak bile istemiyorum. Onların temizlik açısından pratik olmadığını düşünüyorum ayrıca bir de hoşuma gitmiyor. Bu nedenle klasik güneşliklerden yana kullanacağım tercihimi. 
Birde İstanbul'a perde bakmaya gidemeyince, İzmir'de alayım diye düşünerek perde bakmaya çıktık. Destekçim kuzenlerimle. 
İki yere baktık.
İkincisi Taç'dı. Bize uzuuun incelemeler sonucu 3.500 lira fiyat çıkardılar. 
Ben üç odamda fon kullanmaya karar verdim. Hepsi içinde yaklaşık 50 metre tüle bu fiyatı çıkardılar. 
Açıkçası bana çok fazla geldi. Ama hiiiç anlamadığım bir konu olduğundan dolayı belkide. 
Şimdi sizlerden yardım istiyorum. Ortalama bir perdenin metresi ne kadar olsa makuldur??
İzmir ve İstanbul arasında gerçekten fiyat farkı var mıdır??

Ben son zamanlarda fazla cimrilik yaptığım için mi fiyat bana çok geldi :D 
İşin özü Meryem sizlerden yardım istiyor. 
Hatta İstanbul'da Avrupa yakasında tavsiye edebileceğiniz perdeci var mı ??
Tavsiyeleriniz neler perde konularında. Şöyle almaya dikkat et, böyle olmasın vs. dediğiniz noktalar var mı??
Ya da amaaan, bak kendi başının çaresine bir perde bile alamıyorsan niye evleniyosun mu diyorsunuz ??
İşte bunların cevaplarını heppinizden bekliyorum :)
Kendinize iyi bakın canlar. Öpüldünüz :)

13 Ağustos 2013 Salı

Düğüne 1,5 ay Kala Alınanlar, Yapılanlar..

Düğüne 1,5 ay kaldı. Buraların erken nişanlanıp en geç evleneni olarak, bazen hızlanıp bazen oldukça yavaşladığım çeyiz alışverişime şu aralar "ahyyyy daha fazla eksik var mıydı?, Listede yapmıştım orada eksik yok ama mutlaka vardır bir şeyler dur suyunu sıkayım elbet bulurum bir şeyler kıvamında devam ediyorum :) 
Eksiklerim tabiki var ama onların çoğunu İstanbul'dan tamamlamak için bekletiyorum. 
Evimiz tamam. Çok şükür salon koltuk takımımız, masa, sandalye ve konsolumuz, istediğimiz gibi sorunsuz geldi :)
resim istediğinizi biliyorum ama bu konuda sizleri biraz daha bekleteceğim. 
Gelinliğime çoook önceden Haziran ayında karar verdim ve dikilmeye başlandı. Onunla ilgili de bir şey söylemedim sizlere biliyorum ama bir bitsin bir sağ salim elime alayım diyorum işte :)
 Damatlık yok ama daha ortada, o konu aklımıza bile gelmiyor hatta :) 
Listeyi gözden geçirirken aaaa damatlık diyoruz:)
Şimdilerde bayamdan sonraya attığımız işlerin stresini hissetmemeye çalışarak ve 44 kilonun daha da fazla altına düşmemeye çalışarak geçiriyorum günlerimi. 
Son aldığım çeyizlerle sizi baş başa bırakıyorum..


Bu güzellikler yine bizim meşhur çeyizciden. Dayanamayıp aldığım şeylerden biri. Her bir parçasının ayrı fiyatı var. Toplam 70 liraydı. 


Kesme tahtası almamıştık. Sevgulum, bir yerde gördüğü bu kesme tahtalarından al diye özel istek yapınca karşıma çıkana kadar bekledim. Sonunda züccaciye cenneti Migros'da bulup kaptım hemen. Yağlıklara da dayanamadım tabi:) 
Bunları bir kaç ay önce aldığım için fiyatlarını hatırlayamıyorum. 



Bunları da tchibo dan almıştım teeeeee, kışın bir zamanlar. Ne kadara aldın diye sormayın hatırlamıyorum :) 

Bu güzellikler de hemen hemen her milyoncu da olan saklama kaplarından. Dayanamayıp alınanlardan. 
İşte aralara karışıp daha yeni paylaşabildiğim çeyizliklerden bazıları. 
Bu arada çeyiz ve ev hazırlıkları ile ilgili sorular alıyorum. Umarım elimden geldiğimce yardımcı olabiliyorumdur. 
Çok sık post giremiyorum farkındayım ama buralardayım, çekinmeden merak ettiklerinizi sorabilirsiniz. 
Kendinize şimdilik iyi bakın .
XOXOXXXOOO...

26 Temmuz 2013 Cuma

Büyük Buluşma ve Eminönü Çıkartması :D

Hiç vakit kaybetmeden sizlere büyük buluşmanın ayrıntılarını vermeye başlıyorum :)
 Gül ve benim bir projemiz var, çok yakında sizlere Gül tarafından duyurusu yapılacak olan :) o proje için ilk çalışma olan malzeme seçme işinde aklımıza Eminönü fikri geldi. Tesadüf olarak benim de İstanbul'a gelecek olmamla tamam dedik buluşalım artık :)
Pazartesi için sözleştik ve benim her zamanki gibi buluşmalarıma geç kalmamla küçük de bir rötarla Eminönünde buluştuk. 
O kadar uzun zamandır mesajlaşıp telefonda konuşuyorduk ki hiç yabancılık çekmedik. Ben sadece ilk yüzyüze görüşme nedeniyle Gülün mimiklerini ve duygularını çözmek için baya bir çaba harcadım :D 
Böyle bir huyum var illaki karşımdaki yüz hareketleriyle ne anlatmak istiyor bilmek isterim :D 
Ama çok da zolanmadım. 
Eminönü esnafı çok ukalaydı. Onlar kadar tok satıcı görmedim. Hemen hemen her dükkandan ben, yaaaa ne kadar ukalalar böyle diye söylenerek çıkınca, Gül "kızım şöyle söyleyip durma valla dayak yicez" dedi sonunda :D 
Hahahaaaa bu aralar zaten sinirliyim, çatcak yer arıyorum bir kıvılcım yeter bana :D
Çok da fazla agresiflik yapmadım ama gerçekten :)
İlk olarak kınam için İzmir'de fiyatları pahalı gelen bir kaç şey aldık.
Bu teflerin daha büyük boyları da bana bu şekilde daha sevimli geldi. Ayrıca farklı renkte olanları da. 10 tane aldım. İstanbul'da tanesi 2,5 liraydı İzmir'de 4 lira demişlerdi o da toplu alırsak. 
Bu el mumları da iki çeşit olarak değişiyordu. Bir modeli vardı onu hiç beğenmedik. Bunlar 12 tanesi 10 lira olarak değişiyordu. Pazarlık yapamadık malesef :(  çünkü çok ukala bir esnafı var oranın :D 
Bunları bile alırken o sokağı üç kere falan inip çıktık :D 

 Fazla fotoğraf çekemedik. Nedenini ramazan olmasına bağlıyorum :D 

Bu ciciler de gene yanı yerde çok uygun fiyata satılıyordu. Cupcake kaç tane olduğunu hatırlayamıyorum ama bayaaaa bir büyüklükteydi 10 lira gibi çok uygun bir fiyatı vardı. 
Bu isimliklerde 7,5 liraydı.
Ben İzmir'e gelecek olduğum ve yanımda getirdiğim çantam ufak olduğu için almadım. Evlendikten sonra alacağım ama Gül birer tane aldı :)
Daha sonra Gül'le ola şu meşhur projemiz için araştırmalara başladık .Aynı dükkana 4,5 defa girip çıktığımız oldu Gül ben giremem dese de ben onu itekledim :D
Uzuuuun fiyat araştırmaları sonucu şu malzemelerde karar kıldık ;
Ortaya çok güzel bir şey çıkacak beklemede kalın derim :)
 Yapımda ufak değişikliklere gittik. Fiyat açısından buna mecburduk. Bulduğumuz yöntemle oldukça büyük bir kar yaptık ama :D
Daha sonra nglish Home Eminönü şubesini ziyaret etmeden olmazdı. Oldukça ucuzdu outlet katı. 
Ben hangi akla hizmet öyle bir şey yaptım bilmiyorum ama şu runnerdan bir tane almışım :D
Eve gelince farkettim :D
Daha önce bir çok masa örtüsü aldığım için artık masa örtüsü almadım. Diğer şeylerin çoğuda ya vardı ya da tam bakamadım bilmiyorum.
İşte Gül'ün aldıkları;

Üstteki pembiş masa örtüsünden bende daha önce almıştım :) takım yaptık. 
İşte bu da bizden bir kare. Bu arada tesadüfler zincirimizden biri daha şuydu Gül'ün üstündeki tuniğin aynısının gömlek hali var bende de. Zevklerimiz de aynıydı :) 
Müstakbel Eşi çok şanslı olacak kızımızın söyleyeyim ;)
Bunlara da almadığıma pişman olduğum kına taçları. Fiyatları oldukça uygundu. Bir daha ki İstanbul turumda alacağım. 
Veee böyle koşturmacalı bir günü ardından birbirimize veda edip bir daha görüşmek dileğiyle ayrıldık birbirimizden.
Ben kararsız ve agresif halimle Gül'ü çıldırttım :D o bana katlandı ama :)
Allah bozmasın inşallah. Çok umutluyum bizden. 
Ve işte büyük bir ipucu daha bırakarak, bu uzun gezi yazısını sonlandırıyorum. 
Beklemede kalın postlar çok geçmeden devam edecek :)

23 Temmuz 2013 Salı

Şok Gelişmeler

Biliyorum çoook uzun zamandır bu yazıyı bekliyorsunuz :)
 Hatta bu kız delirdi nerelerde hiç mi çeyiz almıyor birşey yapmıyor diye de düşünüyorsunuz haklısınız ama yorgunum dostlarım yorgunum :)

İlk olarak neler yaptığımla başlayayım. Geçen hafta aylardır, ha şimdi ha daha sonra diye erteleyip durduğumuz babamın taşınma sürecini gerçekleştirdik. 
Temizlikçi ile yaşanan sıkıntıdan sonra ahyyyy yeter be ben temizleyeceğim diyerek girdim işe. Tabi tek değildim yanımda yine kuzenlerim :)

ps: üstüne basarak söyleyeyim bu ev babamın evi. Benim değil. Çünkü bazen postlar okunmadan yorumlar yapılabiliyor :)


İlk olarak böyle bir mutfak vardı. Hangi akla hizmet böyle bir mutfağı yapmayı uygun görmüşler bilemiyorum ama biz hemen değiştirdik.


Daha sonra tüm kapaklar bu hale geldi. 


Tam toplanmış halini çekemedim ortalık hala fenaydı. Ama köşede gördüğünüz berjer camın önüne geldi. Perdeler yerlerine asıldı. masanın üzerindeki o dağınıklık toparlandı :)


Bu hol 3 ciflemenin sonunda bu hale geldi. kaç kez süpürüp sildiğimizi hatırlamıyorum bile. 



Bu kareyi çektiğimde sanırım saat gece 01:30 civarlarındaydı. Gece gündüz demedik. 


Böyle güzel bir manzaraya baktığımız için deydi diyerek kendimi teselli ettim ama dört gün canımız çıktı. Yavrukuşlarım olmasaydı asla bitiremezdim. 
Burdan kapı silen kız kardeşime de selamlar olsun :P


O arada uzaklardan gelen böyle güzelliklerle mutlu oldum. Gözlerimi bunlarla açtım:)


Ve onca yorgunluğun üstüne kendimi İstanbul'a attım. Orda tatil mi yaptım?? Tabi ki hayır. Resmen üç gün canımız çıktı. 
Mobilyalarımız sorunsuz tam vaktinde geldi çok şükür. Bol bol fotoğraf çektim aslında ama onlar bir sonraki postlarda. 


 Arabaya he bindiğim de yüzümü inceleyen ben bu kez böyle bir şey yapmayınca, yarimin senin burnunda siyah bir şey mi var diye sormasıyla, hışımla açtığım aynalıktan, (bu arada onun gerçek ismi hakkında hiç bir fikrim yok :D ) bu güzelliklerin düşmesiyle ufak br çığlık atsam da içim mutlulukla doldu :)
Veeeeeee gelelim en ennn ennn önemli duyuruma :)
Büyük buluşma gerçekleşti. İki pampiş :D :D sonunda buluştuk :D
Kim mi tabikiii Sevgili Müstakbel Eşim yani Gül'le buluştuk. 

Bu ramazanda Eminönünün altını üstüne getirdik. 
O konunun detayları da bir dahaki postta :) Özel bir postu hakeden bir buluşmaydı. Eminönündeki esnaflarla resmen kanka olduk. Aynı dükkana 4 kere gittiğimiz bile oldu :D
Detaylar çok yakında. 

Çok yakında listesi yapacak olursak;
Gelinlik 
Düğün hazırlıkları 
Çeyiz
Ev kurmaca 
Ve aklınıza gelebilecek her konuyla ilgili postlar çook yakında sizlerle, takipte kalın :)
Şimdilik hepinizi öpüyorum canlar :)