31 Mayıs 2013 Cuma

Farklı Şehirlerde Evlilik Hazırlıkları Yapacakların Dikkatine!!!!

Merhabalar herkese,
Ben bu aralar karabatak gibiyim farkındayım :) ama ben size demiştim. Mayıs 17 den sonra her bir şeyim koşturma içinde geçecek demiştim. 
Kimileri bu kız nasıl evlenecek, yoksa evlenmeyecek mi diyor farkındayım, ben de hiç olacaklarla ilgili bilgi vermiyorum ama ne yapayım orta da bir şeyler yokken konuşmak istemiyorum :)
 Ammaaa sizlere hele de farklı şehirler de evlilik hazırlıkları yapanlara süper bilgiler vereceğim şimdi. Hemde bizzat yaşanmış tecrübe edilmiş bilgiler :) Buradan hmmmm evlilik hazırlıklarını ucundan başladığımız sonucunu çıkarabilirsiniz, izin veriyorum :)
İlk olarak eğer siz farklı, sevdiceğiniz farklı şehirlerdeyseniz, yapmanız gereken,bir adet nüfus fotokopisi ve fotoğraf ile, bağlı bulunduğunuz ilçenin nikah işlemlerinin yapıldığı bölümüne gitmek,  onların size vereceği belgeyle aile hekiminize gidip kan tahlili almak, sonuçları bekleyip çıktığındaysa, raporunuz, fotoğraflarınız ile birlikte sevgilinizin olduğu şehre koşmak :)
Evet aslında her şey bu kadar basit görünüyor ama öyle değil. Dikkat etmeniz gereken bir kaç nokta var;
İlk olarak siz bağlı bulunduğunuz aile hekiminize kaydınızı yaptırdınız mı ?
Yaptırmadıysanız yarinizin yanına gitmeden en az iki hafta önce gidip kayıt yaptırın. Çünkü aile hekimliği, onay için kayıt belgelerinizi toplum sağlığı merkezine gönderiyormuş ve bu işlem bir kaç gün sürüyormuş.
İkinci olarak, bağlı bulunduğunuz sağlık ocağı hafta da kaç gün kan tahlili yapıyor? saçma gibi göründüğünün farkındayım ancak hafta da iki gün sadece sabah 10:00 a kadar tahlil yapan sağlık ocakları var , tahlil sonuçlarınızın da 3 gün içinde geldiğini hesaba katarsak, işlemleriniz uzayabilir. 
Şimdii benim gibi aile hekimine kayıt yaptırmamış, üstüne bir de çarşambaya İstanbul'a bilet almış ve 4 iş günü içinde bulunduğu şehirde ki işlemleri halletmesi gereken avareler ne yapıyor biliyormusunuz??
Çıldırıyor.
En üstte anlattığım işlemler doğrultusunda zaten kesinlikle yetişmez. Aile hekimi zaten sağlık ocağında yoktur, başka bir hekim, İstanbul'a yerleşeceğini duyduğunda avareyi kaydetmek istemez. Şaka gibi ama kaydetmeyelim dedi. Avare o zaman evlilik işlemlerini yapamam deyince doktor zaten yetişmez der. Salı günü kan tahlili yaptırabilirsin der. Avare Çarşamba gidiyorum deyince de, uzuuuu uzzuuun düşünür ve aynen şu cevabı verir " ben sana bir kıyak yapayım, toplum sağlığı merkezine git onlar sana yardımcı olur" der.
Sonra toplum sağlığı merkezi aranır, merkez buraya gelin biz sizi uygun bir aile hekimine yönlendireceğiz deyince, başka bir mahallede bulunan daha büyük bir sağlık ocağına gidilir, oraya hafta da kaç gün tahlil yaptıkları sorulur. Maksat toplum sağlığı merkezine gidince beni şu sağlık ocağına yönlendirin diyebilmektir.
Oradaki doktor ve bay hemşiresi sakın kaydınız buraya aldırmayın sizi dava ederiz derler. Çıldırır avare. Üstüne bir de doktor, kaydını niye aldırıyorsun ki der , zaten gidecekmişsin, sen kaydını buraya aldırırsan ben İstanbul'da seni mi arayacağım der. 
"Heeee" diyip avare ve peşinden sürüklenen kuzeni birbirlerine bakarlar.
Sana ne be kadın sen keyfimin kahyasımısın. Hem ben salakmıyım İstanbul 'a  gidip kaydımı hala burada tutayım.
Sinirli sinirli çıkılır toplum  sağlığı merkezine gidilir, minnet rica, tamam yarın aç gel lafını duyunca "ahyyyy bayılajağımm" diyerek derin bir nefes alır avare. 
İşte sayın okuyucu, sayın evlilik işlemi yapacak olanlar, siz bu avare gibi yapmayın, en az iki hafta önce bağlı bulunduğun belediyeyi ara, işlemler için nereye gideceğini sor. 
Sonra eğer aile hekimine kaydın yoksa hemen bir nüfus fotokopisi çektir sağlık ocağına koş kayıt yaptır. 
Sonra evlilik şubesine git, bir fotoğrafla ve nüfus fotokopisiyle  belgeni al, sağlık ocağına git kan tahlilini yaptır. Sonra da yarine koş. 
Sonra ne mi yapılacak, işte devamı sonraya :D 
Onu da Çarşambadan sonra öğreneceksin sayın okur :D 
Hadi kendinize iyi bakın, öptüm çok..


27 Mayıs 2013 Pazartesi

Korkmaz Perla Serisi

Bizim mutfağın toparlama gereçlerinin başında küçük tencereler, tavalar gelir. Sanıyorum bir çoğunuz için de öyle. Yemek mi arttı. Büyüğünden küçüğüne boşaltılmadan dolaba girdimi annem kıyametleri koparır :D 
Eee bende annemden böyle gördüm ya çeyizime ilk aldığım şeylerden biriydi bu küçük yardımcılar :) 
Tercihim büyük tencerelerim de olduğu gibi yine Korkmaz dan yana oldu. 
Ben daha hiç bir şeyini kullanmadım, açıkçası yılların markası olduğundan başka bildiğim de hiç bir şey yok. Aranızda kullananlar varsa yorumlarınızı bekliyorum.
İşte yardımcılarım :)


Perla olarak geçen serisinin küçük yardımcıları bunlar. Haklarında detaylı yorumu Allah nasip ederse kullandıktan sonra yapacağım :)
Şimdilik kendinize iyi bakın canlar..

17 Mayıs 2013 Cuma

İşte Büyük Gün :)

Tam beş koca ay geçti, biliyorum bir çoğunuz hatırlıyorsunuz, nasıl dayanacağım ben diye sızlanıp duruyordum, hepiniz bana zaman çabuk geçiyor, üzülme dediniz. 
Zaman geçti o beş koca ay bitti, bugün yarimin askerliği bitti :)
Bu beş ay da öyle çok ey öğrendim ki, biliyorum bekleyenler bilir:)
Şimdi benim için başka süreçler başlıyor. Tek başıma yaptığım bir çok şeyi, iki kişi yapmaya başlayacağımın inancıylayım :)
Şimdilik kendinize çok iyi bakın, öpüyorum hepinizi, 
Umarım tüm ekleyenler, çarçabuk kavuşurlar sevdiklerine :) 

9 Mayıs 2013 Perşembe

Güneş Kremi Meselesi

Herkese merhabalar, havalar dünden beri kapalı olsa da önümüzün sıcak bir yaz olduğunu göz önüne alarak, güneş kremleri ile ilgili yapmış olduğum kısa araştırmalardan sizlere de bahsetmek istedim.
Garip bir çağda yaşıyoruz, "güneş girmeyen eve doktor girer" sözüne inat, güneşten nasıl korunacağımızı şaşırıyoruz. Doktorlar uzmanlar, güneşe çıkmayın diye bas baş bağırıyorlar. Eeee önümüz yaz, tatil, güneş kum ne olacak şimdi diye düşünüyor insan biliyorum. Hayır bunlar bile olmasa, bi çarşıya bile gitse insan kırmızı pancara dönüp çıkıyor, hele ki siz de benim gibi otobüste güneş tarafına oturduğu için yanabilen bir cilde sahipseniz yandınız demektir :)
İşin bir de epilasyon boyutu ekleniyor bir çoğumuz için. Gerçi kimi epilasyon yöntemleri, hala yaz aylarında epilasyon uygulamasını son bahara kadar keserek yürütülüyor ancak, Diyot Lazer denilen yöntemle yaz aylarında da epilasyon uygulamasına devam ediliyor. Bu sefer doktor, güneş kremi kullan, fazla güneşe çıkma, cildin leke olmasın diyor. 
Bir de çocukları olan kesim var. Minikleri güneşin zararlı etkilerinden korumak için anneler de arayışta farkındayım. Küçük çocuklarda olay biraz daha rahat oluyor, anneler vücudu kirece bulamış hissi veren, doğala çok yakın güneş kremlerini çocuklara rahatlıkla sürebiliyorlar, nasılsa onlar daha bebiş :) Özellikle çocuğu olan annelere daha detaylı bir kaynak isterlerse gönül rahatlığıyla Acemi Anne Esra Sert'in yazılarını okuyabilirsiniz. 
 Peki ya biz büyükler?? Sokaklar da zombi gibi dolaşmak pek işine gelmiyor insanların farkındayım. 
Güneş kremlerinde artık en fazla dikkat edilen nokta Paraben içerip içermemisi. Krem satın alırken ilk olarak buna dikkat ediliyor. 
Hangisi daha az kimyasal, hangisi daha tehlikeli işte burası tam bir muamma, bugün aldığımız bir şeyin içeriği yarın değişebiliyor malesef. 
Güneş kremlerinde, hatta bir çok kozmetik ürünün de en önemli tehlike östrojen seviyesini yükseltiyo olması bu aralar.
Hangi kremler en sağlıklısı derseniz, toplam yazılardan çıkardığım özet nokta şu;
Cilt kremi emmemeli, bir tabaka oluşturmalı böylelikle güneş ile vücut arasında kalkan oluşturabilsin. Vücut kremi emince iş hemen hemen bütün kremlerde az da olsa, çok da olsa değişiyor. 
Peki böyle olan keremler neler mi??
SHISEIDO Anessa SPF30,
Avene Cleanance Solaire Haute Protection SPF30,
Hamilton every day face light cream spf 50 ve tüm güneş koruyucuları,
Ducray SPF50+ Melascreen Creme Solaire Very high protection sun cream,
LA ROCHE-POSAY Anthelios SPF 30,
LA ROCHE-POSAY Anthelios XL SPF 30,
DDF Organic Sun Protection SPF 30,
Uriage Milky Spray SPF30 High Protection,
L'occitane Sunscreen Veil High Protection SPF30,
Babe, Güneşten koruyucu krem 50 SPF,
Sebamed Multi Protect Sun Cream spf50,

Kaynak:http://www.aysenuryazici.com/page/p=251/c=255/gunes-kremi-secerken-icerigine-bakin

Şimdi, elimizde böyle bir liste var,sanıyorum ki en doğal olabilecek ürünler listelenmiş. Sizlerde bunlardan farklı olarak güvendiğiniz ürünler varsa söyleyin:)
İşte böyle araştırmalar sonucunda çok fazla hazetmesem de kendime de güneş kremi almam gerekiyordu. Tercihim La Roche Posay dan yana oldu. 
Çok hassas ve alerjiye meyilli, bir çok da elerjisi olan bir cildim var. 
Bu nedenle pek tavsiye edilmese de 50 faktörlük bir krem aldım. Tüm vücudum içinde kullanacağım için, en büyük boyunu almam daha akıllıcaydı. 
İyi mi yaptım, kötü mü yaptım bilmiyorum. O kadar çok kafam karıştı ki aaa dedim, alacağım artık birini. Bunu seçmemin en büyük nedeninden biri, eczacının uzun ikna kabileyeti ve boyuna göre fiyatıydı. Arkasında paraben ve katkı maddesi içermemektedir yazıyor. 
Ben daha denemedim. Küçük bir parça sürdüm, zombi gibi dolaşmayacağım ortalarda, bu iyi mi kötü mü bilemiyorum! 
Hafta kısmetse küçük bir tatilin ardından kremle ilgili görüşlerimi de belirteceğim. 
İşte güneş kremleri ile ilgili küçükte olsa bir dosya açmış olayım dedim. Devamını getirenler illaki olacaktır :)
Sizler neler düşünüyorsunuz, neler kullanıyorsunuz??
Şimdilik benden bu kadar, kendinize çok iyi bakın..

6 Mayıs 2013 Pazartesi

Nişanlığım :)

Nasılsınız canlar, inşallah hepiniz çok iyisinizdir.
Bugün çok geç kalmış bir postu paylaşmak istiyorum, nişanlığım :) 
Biliyorsunuz, blog açmaya nişandan sonra karar verince, blog için gerekli olabilecek fotoğraflar çekmemiştim. Şimdi ahhh keşke diyorum :)
Tekrar hatırlatmak gerekirse, benim nişanım evde aile arasında oldu. İstemeyle sözü bir arada yaparlar ya hani, biz nişan ve istemeyi bir arada yaptık. İki farklı şehir var arada. Kimse yorulmasın dedik. 
Hep çok sade bir şey istiyorum, dedim durdum ve o sade şeyi buluncaya kadar öyle çok gezdim ki size anlatamam. Tam sezon sonuydu ve çok fena indirimler vardı, ama benim bedenim ( xs) malesef çok çabuk tükendiği için bir çok mağazada elim boş çıktık. Bütün alışverişleri nişanlımla ben yaptık. 
Saolsunlar kimse de karışmadı bize ama biz böyle çok gezince herkesin beklentisi baya bir arttı. 
Öyle büyük beklentiler içine girilecek bir elbise değil aslında ama ben çok beğenerek giydim :)
işte elbisem ;



Elbiseyi sanıyorum girdiğimiz dördüncü Adil Işık da gördüm. Bedeni de olunca tamamdır dedim, işte bu. İstanbul'dakilerde nasıl bilmiyorum ama İzmir Optimum da ki Adil Işık mağazasında hala bu elbisenin renkleri var. Bakmak isteyenler olursa. 
Gördüğünüz gibi tamamen sade, düz bir elbise. Burda belli olmuyor ama farklı bir kumaşı var. 
Ayakkabılar için de çok fazla gezmek zorunda kaldık. Her yerde platform topuklu ayakkabılar vardı geçen yaz. Şu stilletto dediğimiz ve bence gerçekten de harika olan ayakkabılar çok fazla çıkmamıştı o zaman. 
Bende istediğim gibi bir ayakkabı bulmak için baya bir gezdim. Rengi konusunda çok fazla karasılık yaşadım hatta bu gördüğünüz ayakkabının kül rengini de aldık :D 
Oy birliği ile bu renge karar verildi sonra. Ayakkabılar Marjin ayakkabının Cevahir AVM şubesinden alındı. Aslında ayakkabının aynı renginden çantası da vardı ama nişanlım yok güzel deyince onu dinledim ve bu yukarı da gördüğünüz çantayı aldım. 
Aslında şimdi düşünüyorum niye çanta almışım diye biraz saçma aslında ama insan o kafayla baya bir gereksiz şeyler alıyor :D

Bunlarda taktığım aksesuarlarım. Kolyeyi çok fazla takamadım. Kayınvalidemin hediyesiydi. İlk tanışmaya gittiğimde bunları hediye etmişti bana :) Yıllar önce hacca gittiğinde kızlarına alırken gelinim olursa diye bir tane daha almış :)
Ve işte bu da saçlarım. 

İzmir'de kuaför soranlar oluyor bu model belki de bir fikir oluşturur aklınızda. Aslında benim istediğim model tam olarak bu değildi ama kuaförüm böyle bir saç uygun gördü :D Başta bana çok abartılı geldi. Tavuk poposu gibi falan diye dalga geçtim kendimle ama sonra baya bir övgü alıp başka arkadaşlarım tarafından da sorulunca güzel olmuş heralde dedim :D 
Ve işte son olarak nişanlandığımızın kanıtı :D



Kurdelalarımız:) bundan tam 9 ay önce oldu bunların hepsi :) amma da geç yapmışım bu postu. Derdim neydi acaba??
İşte evde nişan yapmak isteyenler için bir örnek olsun benim nişanlığım :) 
Bu arada bir konuyu da açıklığa kavuşturmak isterim;
Altta bir geri sayım var, o düğün tarihim için değil, nişanlımın askerden dönüşü için olan bir sayaç. Düğünüme daha baya var, yani teknik olarak bir tarihimiz var tabi ki ama yarim gelince resmi işlemlerden sonra sizinle paylaşmak istiyorum bunu :) 
Yanlış anlaşılmalar oluyordu bunu düzelteyim dedim. 
Hadi canlar bu günlükte benden bu kadar. Kendinize çok iyi bakın. 
Öpüldünüz.:)

1 Mayıs 2013 Çarşamba

Bir Şeyleri Kaybediyoruz Ama Neyi??

Yazacak onca şeyim var aslında sizlere, kendime de söyleyecek onca sözüm var ki, ama yok olmuyor. Sanki bir yerde tıkanıp kalıyorum. 
Hani bazen zaman geçer ve siz karşıdan izlersiniz, değişiminizi, etrafınızdakilerin hallerini, sanki görünmez olmuşsunuzdur, tek tek dolaşırsınız herkesin iç dünyasını ve gerçekleri apacık görürsünüz, 
öyle haller içindeyim işte. 
Uzaktan kendimde dahil herkesi izliyorum. Kıymet bilmek öyle önemli bir şey ki bu hayatta bunu çok iyi anlıyorum. Susmaya çalışmak, olanlara sabretmekte de öyle. Özellikle bu aralar kimsenin kalbi kırılmasın diye kendi kalbimi öyle çok ortalara atıyorum ki. Sırf kötü olmamak için, ama görüyorum, iyi oldukça daha da fazlası gerekiyor insanlar için. 
Herkes hep bana diyor, kimse ben ne yapıyorum diye düşünmüyor ama. En kötüsü de ne biliyormusunuz, insanların yaptıkları iyilikler hep karşılığa bağlanmış artık. Ben sana bunu yapmıştım ama, ben sana şöyle yapmıştım ama falan filon. 
Uzayıp gidiyor. İyi yaptın Allah razı olsun da ne istiyorsun. Ben mi zorladım seni, içinden geldi yaptın ne güzel. Zaten kıymetli olan bu değil mi??
Sen bunu ikide bir başıma kakarsan ne anlamı kalır bunun. Hem ben sana iyiliğinin karşılığını senin istediğin zamanda mı vermeliyim??
Senin içinden gelmiştir yapmışsındır, ne güzel ama durup durup başıma kakmanın ne anlamı var. O zaman iyiliğinin benim nazarımda ne anlamı kalır ki??
Bir de bu, işin düşünceciler var hayatta. İyilik yapar ama yaptığı iyiliği kendine yediremez, sana sürekli işin düşünce beni ararsın der. 
Kendi nasıl davranıyodur acaba hiç düşünmüşmüdür?? tabi ki de hayır. Sen ona zaten elinden geleni yapmaya çalışıyosundur, kalbi kırılmasın, mutlu olsun diye ama o görmez. Çünkü iyiliği kendi gözüne batar bir kere. Sürekli başlar başına kakmaya. Şu işini yaptım ama bıdı bıdıı. 
Ya arkadaşım bak adı üstünde kendin söylüyosun iyilik diye, eee ne demeye pişirip pişirip önüme getiriyosun iyiliğini. 
Hem madem öyle diyosun, bi otur salim kafayla düşün bakalım kim kime daha çok iyilik yapmış. İlla bunun söylenmesini mi istiyosun. 
Öyle bir hale gelmiş ki insanlar, iyilik yapmaktan da korkar olmuş, iyiliği sevgi için yapmaktan da. 
Garip olmuşuz kısacası bu dünya da. 
Kendimizi de, insanlığımızı da, sevgimizi de kaybediyoruz. Biz bir şeyler yapıyoruz, karşımızda ki de ama sorgulamıyoruz.
En kötüsü de bir taraf bir kere alttan alıp özür dilediyse, diğeri ondan sonra üstüne basıp ezmek için fırsat kolluyor. 
Garip anlayacağınız halimiz. Allah hepimizin yardımcısı olsun. 
Size tek söyleyeceğim karşılık beklemede iyilik yapın, beklediğiniz tek karşılık, kıymet bilirlik olsun. Kıymetinizi bilsin karşınızda ki yeter. Yaptığınız her iyiliğin aynı boyutunda bir karşılık beklerseniz, asla mutlu olamazsınız. 
Kendinize iyi bakın canlar..