26 Aralık 2012 Çarşamba

İnternetten Alışveriş Dosyası!!!

Eveet öncelikle hepinize merhabalar. Umarım hepiniz çok iyisinizdir, sizi üzen,canınızı sıkan hiç bir şey olmamıştır. 
Uzun zamandır aklımda olan bir konudan bahsetmek istiyorum "İnternetten Alışveriş". 
Ben tamamen kendi alışveriş deneyimlerim ve bundan yola çıkarak  yaptığım araştırmalarım sonucunda bu dosyayı açıyorum :)
Hangi siteler var şöyle en güvenilirlerinden ;

 1)Morhipo.com 

2)Trendyol.cm
3)Gittigidiyor.com
4)Evmanya.net

5)Evim.net
6)Perabulvarı.com

7)Markafoni.com 
Bunlar benim sıkça baktığım ,alışveriş yaptığım internet üzerinden hizmet veren siteler arasında. 
Birde mağazaları olan ancak internet üzerinden de satış yapan siteler var. Aslında giyimden tutun da yiyeceğe, hatta süper markete kadar bir çok markanın artık internetten alışveriş seçeneği bulunmakta. 
Ben yine çeyiz alışverişlerimden yola çıkarak bir sıralama yapacak olursam;
1)English Home

2)Taç
3)Ikea 
4)Madama Coca

5)Bernardo

6)Esse
Bunlar başlıca alışveriş yaptığı yerler. 
Şimdi gelelim neden bu dosyayı açtığıma. İlk olarak internetten alışveriş yapmak hem çok rahat, hem de geniş seçenekler sunması nedeniyle avantajlı. Hele ki siz de benim gibi çabuk karar veremiyorsanız önce mağazaya gidip ürünü inceleyebilir, daha sonra evinize gidip rahat rahat düşünüp karar verdikten sonra internetten satın alabilirsiniz. 
Benim bu siteler arasından en çok memnun olduğum site English home. Kargolama olarak çok hızlı, ürünler görselle birebir aynı ve hiç bir sorunla karşılaşmadan aldıklarınız elinize geçmekte. 
En çok sıkıntı yaşadığım site ise Evmanya.com.
Siparişlerin tedarik aşamalarındaki uzunluğu, kargoya verilme deki uzunluk, kargoya verildikten sonraki bilgilendirme e-postasının atılmaması, ve en sonda gelen ürünlerin görselle aynı olmaması siteyi kendinden soğutmakta. 
Aslında bu siteden alınan ürünlerde bildiğimiz markaların ürünleri ancak sitenin kendisinden kaynaklanan hatalar, alınan ürünün markasına karşıda olumsuz tutum geliştirmemize neden olmaktadır. 
İnternetten neleri kesinlikle gözünüzle görmeden almayın kısmına gelince ise nevresim, havlu vs. gurubunun içinde yer aldığı tekstil grubu. Önce gidin görün tabi English Home ürünlerini saf dışı bırakıyorum tecrübelerime güvenerek söylüyorum. Görseliyle birebir aynı ürünle karşılaşacaksınız. Ancak onun haricindeki sitelerde satılan ürünler için, bunlar Taç, Sarev vs. gibi bilinen markalar bile olsa gidip görün derim.
Hangi sitelerin internetten alışerişi başlasına gelirsek ise kesinlikle Home Sweet Home ve, Chakra diyebilirim :) Şimdi ee hani internetten ev tekstili alma dedin diyeceksiniz ama bu iki markada da bende English Home etkisi bırakmakta en azından denemekte fayda var.
Benim internetten alışveriş dosyam bu siz nerelerden alışveriş yapıyorsunuz?, hangi sitelerden ağzınız yandı? görüşlerinizi bekliyorum :)


24 Aralık 2012 Pazartesi

Yeni Yeni Çeyizler, Başlık Yazmayı Bile Unutmuşum Öyle Şaşırdım Yani :)

Yavaş yavaş kafayı yemeye başladığımı düşünüyorum. Sürekli bi panik hali, sürekli bişeyleri yetiştirmeye çalışma durumu, sanki hep bi yerlerde bişeyleri unutuyormuşum hissi, içimde hep bi huzursuzluk, kendimi hep bi yanlız hissediyorum. 
Bişey değil evdekilere de huzursuzluğumu bulaştırıyorum. 
Mesela yatağa giriyorum gözümü kapattığımda nevresimler, havlular, yorganlar, tabak, çanaklar havada uçuşuyor. Sonra ne zaman daldığımı anlayamadığım zamanda, kabuslar kapımı çalıyor. Mesela dün sevdiceğimle konuşmak için askeriyeyi arıyorum, bir kadın çıkıyor telefona, sediceğin yok diyor, sen kimsin orda ne işin var diyorum, ben burda yaşıyorum diyor. 
Alllah sonra ben bi saydırıyorum hatuna ki sormayın. Bide üstüne üstlük bu günde arayan sevdiceğimi azarladım o kadın kimdi diye :D Yok yok ben kesin sıyırıyorum.
Sonra bir anda kendimi yapayalnız hissediyorum. Sevdiceğim yanımda değil ya sanki ben bu dünyada sahipsiz kalmışım gibi geliyor. Sonra sonra sonrası fena işte :(
Bu gün evi temizlemek için ayaklanan annem temizlemek yerine her yeri dağıtınca sinir krizi geçirerek evin odalarına yayılan çeyizlerimi düzeltmek zorunda kaldım. 
Ananemin yaz başında benim için ayırdığı çıkının bir bölümünü görme fırsatım oldu bu şekilde. Kıyamam yıllarca Almanya'da çalışıp bizim için aldıklarını görünce bi duygulandım. 
Evi öyle bir haldeki yıllardır paketinden açılmamış bir sürü çeyizlik var. Kıymetini bilmeyiz diye de bize vermeye de kıyamıyo bir çoğunu. Ama ben kararlıyım hepsi düğüne kadar tek kek incelenecek hatta hacılanacak :D
İşte size bir kaç örnek; yalnız fotoğraf konusunda hiç iyi değilim hatta yeteneksizin önde gideniyim diyebilirim. Başlarda bu nedenle çekindim hep kendi çektiklerimi eklemeye ama baktım böyle olmuyo çekingenlikte bi yere kadar yayınlıyorum yavaştan umarım göz zevkiniz bozulmaz :D

 Bu at desenli takım tek kişilik yatak örtüsü. Bundan iki tane koymuş. En çok buna bayıldım.
 Bu acemice çekilmiş bir masa örtüsü pek bir şeker aslında bakmayın siz böyle bulanık durduğuna :)
 Bu da bi yatak ölçüsü tek kişilik..

Veee bu şeker tavuk teyzede böyle porselen çaydanlıktaki çaylar soğumasın, çorbalar hep sıcak kalsın diye bi koruyucuymuş :)

Size daha fazla görsel koyup göz zevkinizi yerle bir etmeye gönlüm razı olmadı. 
Bunların hepsi benim için o kadar çok değerli ki, hepsinde onca yılın emeği, onca yılın hatırası var, ananemin alatımıyla "sırtında taşıdı" o onları buraya bize getirmek için. Bunları çok beğendiğimi söyleyince bir gururlandı, bir mutlu oldu anlatamam size. Kıyamam ben ona.

22 Aralık 2012 Cumartesi

Şok Saldırı!! Ikea Hafif Yaralı, Bernardo İse Malesef Aramızdan Ayrıldı...

Sanki bi şirinlik yapmaya çalışırken buldum kendimi, entel dantel başlıklar falan, oynatma belirtileri olabilir :)
Dün Saçlarımın dökülmesini şikayet etmek için doktor yolunu tuttum. Detayları sonuçları alınca sizinle paylaşacağım inşallah.
Ardından, kız kardeş, anne ve anne arkadaşı ile İzmirin o acı acı yakan soğuğunda Ikea yollarına düştük. İtiraf ediyorum, ben İzmir'deki Ikea'ya ve hatta Forum Bornova'ya gitmedim daha önce. Eee napayım zaten İstanbul'da hepsini gezdim, içlerinde İzmir'e özel ürünler olmayacağına göre tatillerimi buralarda harcamadım hiç.
Ikea'da incik, cıncık o kadar çok şey vardı ki pek güzeldi her bişey.
En çok mobilyalar bitirdi beni, her ne kadar sevgili nişanlım oranın mallarını kaliteli bulmasa da (sattıkları fiyata oranla)ben bayılıyorum. 
Bazı şeyleri de çok abartılı pahalılıkta geliyor yalan değil. Mesela artık kumaştan yaptıkları, dikişlerinin kalitesizliğinden bile belli olan bir runner a 35 lira gibi bir etiket koyduklarında, çoğu şeylerinin arkasında da Çin malı ibaresi yerleştirdiklerinde yazıkkk diyorum, kızıyorum. 
Bu gibi sebeplerle aşağıda gördüğünüz çeyiz ıvır zıvırlarıyla çıktım sadece mağazadan;
Çerçeve 5.99, mutfak havluları 1.49, poşetteki 10 adet mutfak havlusu 10.00, peçetelik, 7.99, un eleği 6.99. 
Annem e kardeşim benden daha fazla şey aldılar. Ben parama Ikea'ya için kıyamadım bunlarla yetindim. 
Daha sonra dışarı çıktığımda gördüğüm yer Bernardo oldu veeee ben hipnotize olmuş gibi daldım içeri, tabi annem,arkadaşı ve kardeşim de peşimden. 
Aslında amacım şu postum da belirttiğim takımlarını almaktı;
Daha öncede haber vermiştim Bernardo da bir alana bir bedava kampanyası vardı. Son zamanlarda öyle saflaştım ki 350 liralık takımın bedavası olarak 114 liralık çaydanlık almak istedim. 
Sğolsunlar düşünceli çalışanlar bana onun yerine eşdeğer fiyat başka bir takım alın deyince bizim kaçıklık serüveni başladı.
Annem ve arkadaşı şu aşağıda gördüğünüz takıma mest oldular;
Biliyorsunuz ben porselen takımımı almıştım, gerçi tercihimle annemden veto yedim, bunun içinde annem birden onlar çok sade, evine bi misafir gelince şunlara bak bir takım bile alamamışlar demesinler laf söz olur kızım diye paranoyaklık yaptı ve seç bir takım aaa hatta bu takımları al diye tutturunca, düşünceli satış ekibi aaaa evet madem çatal kaşığınız var, o 500 lira onun yerine hediye çeki verelim, bir alana bir bedava kampanyasından yararlanarak çeki 1000 liraya çıkaralım dediler veeeee ben hala nasıl olduğunu anlayamadığım şekilde kabul ederek yaklaşık olarak 1,5 saat süren 1000 liralık hediye seçme serüvenim başladı. 
Ben yine çok uzattım lafı en iyisi neler aldım bir göstereyim;




Bu gördüğünüz kek kalıplarının seramiklerini;

Aynı takımı çay seti olarak tamamlamak için;üçlü çerezliği, şekerliği,kurabiye katlığını ve kek fanusunu aldım.
Ayrıca kahvaltı takımının içinde bulunmayan çaydanlık da hediyelerimin içindeydi.
Aldım ve görselini koymadığım bir kaç para şey ile Bernardo serüvenimi tamamladım. Annemle yaptığımız anlaşma gereğince ben İstanbul'dan dönünceye kadar yani Ocak 20 ye kadar çeyize başka bir şey eklemeyeceğim. Zaten 4 farklı yerden gelecek kargolarla anlaşma tarihine kadar idare edebilirim. Tabiii çok cazip bi indirim olmazsa :)
İşte size kocaaaa bir çeyiz postu yazmak bile çok yordu beni umarım okumak yormamıştır sizi. 
Kendinize şimdilik iyi bakın sevgiyle kalın :)

20 Aralık 2012 Perşembe

Askerde ki Kardeşten Yok Artık Dedirten Şok Gelişme....

Başlık pek bi merak uyandırıcı oldu farkındayım :) Ne yapayım gecenin bu yarısında bilgisayar başında o gelinlik modeli senin, burada ki de benim, aaaaaa burada bi düğün salonu varmış dur hemen not alayım, bakk baak filanca çeyizine şunu da almış ben nasıl görmedim onu diye çıldırma safhalarımı zorlarken askerdeki kardeşimden bir msj geldi, aynen aktarıyorum;
Meryem hiç sevgilisi olmayan, evde kalmış bir kızdı. Günün birinde iyi kalpli bir delikanlı Meryem'e talip oldu, evlenme teklifi etti. Meryem delikanlının teklifini babasına anlattı. 
Ertesi gün buluştuklarında delikanlı Meryem'e sordu;"Baban ne dedi?"
Meryem:"Delikanlıdan Allah razı olsun" dedi. :D :D
Ben tabi hemen bir sinir aradım bi yandan da kıkırdıyorum, nerden aklına geldi de uydurdun gecenin bu saatinde diye sorduğumda aldığım cevap aynen şu;
"Bu günün filanca gazetesinde mini fıkra olarak vardı, okuyunca şok oldum, gördüğümden beri gülüyorum".
Bende aklıma geldikçe gülüyorum. Fıkra birebir doğru. Herkes tarafından asla evlenemeyecek gözüyle bakılan ben, herkesi şaşkınlığa uğratarak evleniyorum. Hemde herkesten önce :)
İşte hayatım böyle garip olaylar silsilesiyle akıııp gidiyor. 
Tüm güzel garipliklerin sizi bulması dileğiyle...

16 Aralık 2012 Pazar

Günlük Yemek Takımı Bernardo :)

Ara ara çeyiz postları yapmaya çalışıyorum. Bloğuna düzenli uğrayan sorumlu bir blogger olamadım hiç. 
Yaklaşık 2 ay kadar önce almıştım günlük yemek takımlarımı paylaşmak daha yeni kısmet oldu. 
Bu takımın kahvaltı versiyonu da var onu da almak niyetindeyim hatta çok istiyorum ama o kadar geç karar veriyorum ki esaslı kampanyayı kaçırdığım için yeni bir kampanya için beklemekteyim.
Nişanım olduğunda daha hiç bir şeyim yok diye yakınan ben nasıl olduğunu anlayamadığım bir şekil de evi doldurmaya başladım. Tek bir şey almak yetiyormuş bunu farkettim :) 
Vaktim oldukça yavaş yavaş aldıklarımı paylaşmak niyetindeyim.
Bu arada yılbaşı nedeniyle bir çok marka kampanyalar yapmakta. Bernardo da bir alana bir bedava, English Home da yatak örtülerinde %50 indirim şimdilik dikkatimi çeken kampanyalar bi değerlendirim derim.
En kısa zamanda görüşmek üzere kendinize çook iyi bakın :)
PS: Bu arada hala mutsuzum oyalanmaya çalışıyorum olmuyor. Kuzenlerle geçirilen bir hafta sonu çok iyi geldi ama yine de onun sesini bu kadar az duymak çok zor geliyor. Zaman hızlı geçiyor biliyorum ve bekliyorum.
Gel bahar geeeeel..

14 Aralık 2012 Cuma

Ne Zor Şeymiş Ayrılık...


Çok üzgünüm bu aralar.Biliyorum bir türlü düzenli olarak vakit ayıramadım şu bloğa ama inanın sürekli koşturuyorum. Pazartesi yine İstanbul'daydım. Yarimi askere uğurlamak için. Ne  zordu kalbimde bi şeyler koptu gitti sanki. Beş ay Ankara'ya emanet ettim onu. Biliyorum amaaaan iyice abarttın beş aydan bir şey olmaz diyorsunuz ama öyle değil işte. Biz hiç ayrı kalmadık onunla. Öyle zor geliyor ki durup durup yok ben yapamam dayanamam beş koca ay diyorum. 
Gidişi aklıma geldikçe gözlerimden yaşlar süzülmeye başlıyor. 
Ağlamamak için kendini tutmaya çalışması, vedalaşırken ki o hali nasıl içimi yakıyor bir bilseniz. 
Sonra şükrediyorum Allah'a karşıma onu çıkardı diye. Onu beklemek bile nasıl gururlandırıyor beni. Aklımda hep o ne yer, ne içer, nasıl davranıyorlardır, rahat mıdır diye. 
Acemilikte,ustalıkta Ankara'da. Çok iyi çok güzel bir yere düştü biliyorum ama yine de onun özlemi nasıl zormuş. 
Her gün onun sesiyle uyanıp uyudum. Şimdi günde bir kere 5 dakika bile konuşamıyoruz. Allah'dan acemiliği kısa sürecek. Ustalığa geçtiğinde çok daha rahat olurmuş. 
Özlemek çok zormuş, günleri değil dakikaları sayıyorum sanki. 
Biliyorum bir kaç ay sonra alışıcam ama şimdilik aşırı dozda üzüntü halindeyim. Gözümde bir damla yaş hazır bekliyor. 
Aklım başımdan gitti sanki öyle ki 13.12.2012 de olan uçağımın tarihini bile yanlış hatırlayıp bir gün önce yarimi gönderdiğim gün gittim havaalanına. Öyle bir koşuyorum ki bir de, inşallah geç kalmamışımdır dediğimde karşımdaki kız "keşke hiç acele etmeseydiniz asla geç kalmazdınız demesiyle, nasıl yani dedim, kız sizin uçağınız yarın" deyince şok geçirdim tabi. 
İşte böyle günler geçiriyorum ben. Üzgün, hiç bir şeyden zevk almayarak.
Önüme bakıyorum yaklaşık olarak Ocak 20 ye kadar sürekli seyahat halindeyim yine. 
İzmir'de anne ve babamın evine seyahat, arada bir hastalanan ananemin evine seyahat, daha sonra yarimin yemin töreni için Ankara'ya seyahat. Orada geçen iki günün ardından İstanbul'a seyahat ve okul, arkadaşlar arası seyahatle, İzmir'e dönüş. 
Uzun bir listem var İzmir'e döndüğümde de asla sabit bir yerde kalamıyorum. Kaplumbağa misaliyim ben evim değil ama eşyalarım sırtımda yaşıyorum. 
Elimde bir valiz ya da küçük bir çanta koşturup duruyorum durmadan. İsyan etmiyorum. Sadece bazen çok yoruluyorum.
Yarın ehliyet sınavım var bu ara da. 
Benden şimdilik bu kadar. Kendinize çok iyi bakın. 
Baharın bir an önce gelmesi dileği ile...
PS: Bu arada yukarı da resimde ki yer Rumeli Feneri çok sevmiştik biz orayı :(

4 Aralık 2012 Salı

Bumerang Ödülleri


Çok yeni bir blog yazarıyım. 95 takipçim var kaçı düzenli takip ediyor orası meçhul ama az da olsa düzenli bir takipçim var ve ben bloğuma ilgimi sürdürürsem olacak biliyorum. 
Yaklaşık bir ay önce kadar düzenli ya da düzensiz takip ettiğim bir çok blogda bumerang ile ilgili paylaşımlar oldu. Çoğu aday olduğunu açıkladı oy istedi. Sonra oylamalar bitti, ödül töreni yapıldı. Kimi bloggerlar törene davet edildi kimileri edilmedi. Ama kimsede şunlar kazandı şunlar şunlar oldu gibi bir haber duymadım bir daha. Hayır kazanan bloggera bir kutlama yazısı bile yazılmadı bir çok blogda farkındayım. 
Şimdi katılmamış olsam da taktir ettiğim sosyal medyanın gücünün nasıl giderek arttığını gösteren ve blog dünyasının sesini duyuran, giderek de duyuracak olan bir yapı. 
Şimdi bu yazı bir çok kişiye taş atar gibi oldu ama sakın alınmasın kimse, sadece küçücük bir hatırlatma yapayım istedim :) Kimse kırılmasın.
Şimdi ödüller kimlere gitmiş bit bakayım derseniz tıık tııık derim..
Hepiniz sevgiyle kalın, her şeye rağmen hayat çook güzel 

30 Kasım 2012 Cuma

Korkmaz Çeyiz Seti

Biliyorsunuz uzun zamandır çeyiz seti diye tabir ettiğimiz çelik tencere, çatal,bıçak, kaşık ve porselen üçlüsünden oluşan grubun arayışındaydım. Aslında set halinde ya da tek tek fark etmez diye karar vermiş içime sinen bir şey olsun yeter diyordum.
İlk olarak aklımda olan güvendiğim bütün markaları tek tek inceledim. Ben biraz şekilci biriyim ilk önce dış görünüşüne vuruluyorum karşıma hep aynı modellerin çıkmasıyla, 

markalar arası karşılaştırmaya geldi sıra. Dediğim gibi bir çok markaya baktım tek tek inceledim. Kimilerinde hiç güzel bir model yoktu, kimileri çok pahalıydı ve diğer markalarla kalite olarak pek de ayrılmıyordu. 
İlk karar verdiğim marka Hisar oldu.
Bilirsiniz Hisar özellikle otelcilik sektöründe sıkça tercih edilen bir marka. Kalitesinden pek şüphe etmedim. Model olarak da şu gördüğünüz modeli beğendim;

Çatal,kaşık setleri oldukça fazlaydı hisarın, seçenek olarak fazla olması tercih yapmaya da bir hayli yardımcı oluyor, en beğendiklerim arasında ise şu modeller var;





Ben hisarın porselen takımlarını beğenmedim bu yüzden bir seçim yapamamıştım mağazasında. 
Eğer porseleni de oradan alırsan kare yemek takımı seçimimde 3,600 Yuvarlak yemek takımı seçimimde ise 3,200 gibi bir fyat verildi. Daha detaylı incelemek isteyenler için tıık tıık..
http://www.hisar.com.tr/kurumsal/
Porselen için gittiğim yer ise Bernardo oldu. Bernardonun da çeyiz setleri bulunmakta. Ancak belirli porselen, çelik ve çatal, bıçak grubunda. Onların dışına çıkıldığında fiyat beğendiğiniz modele göre değişmekteydi.
Açıkçası ben Bernardo da porselenleri haricinde pek bir şey beğenmedim. Çeyiz takımı dışında beğenmiş olduğum çelikler de düdüklü ve tava bulunmamaktaydı ve ilk resimde gösterdiğim modeldeydi. 
Çatal, bıçaklarını diğer markalarla karşılaştırdığımda oldukça hafif buldun. Birde yaptığım araştırmalarla Bernardonun bir çok işini kendi değil başka yerlere yaptırdığını duyunca biraz geri adım attım. 
Bernardo da 1.750 gibi bir fiyat vererek çeyiz setine sahip olabilirsiniz, benim gibi bir çok parçayı çıkartıp kendiniz eklerseniz 2,500'ü bulabilir fiyat.
Detaylı incelemek isteyenler için tıkk tıık..
http://shop.bernardo.com.tr/
Bu arada sakın Bernardoyu kötülediğimi falan düşünmeyin ben kendime ve bütçeme uygun yorumlar yapıyorum sadece :) yoksa bir çok şey aldım Bernardo dan. 
Günlük yemek takımlarım mesela ;)
Hisar ve Bernardo arasındaki tercihim Hisar ağır basarak sonuçlanmıştı. İstanbul'dan döndükten sonra Hisara gidip beğendiklerimi alacaktım taki Korkmazı görünceye kadar :)
Şeflerin düellosunu izlerken özellikle oradaki çelikler çok dikkatimi çekti. Daha sonra Bir hafta sonu yarimle beyaz eşya bakalım diye çıktığımızda Bosch 'da bir ankastrenin üzerinde gördüğüm Korkmaz çaydanlıkla sempatim iyice pekişti. İzmir'e geldiğimde Hisardan önce Korkmaza gittim ve aklım iyice karıştı. 
Bir gece düşündükten sonra Korkmaz'da karar kıldım ve gidip aldık:)
Şimdi nasıl oldu diye düşüneceksiniz biliyorum ben sizi ama özellikle bu üçlüyü alırken nasıl karar verilmeli diye daha sonraki postum da açıklamak istiyorum. Şayet bu post oldukça uzun oldu.
Korkmaz 40 yıllık bir markaymış. Açıkçası Hisarla eşdeğer buldum almamda etki eden ilk şey modellerini hisardan daha çok beğenmiş olmam ikinci şey ise fiyatıydı. 
Daha detaylı incelemek isteyenler için tıık tıık..
http://www.korkmaz.com.tr/
Biz aldığımız yerden setin içine baya bir şey daha eklettiğimiz için setin fiyatı tam olarak ne kadardı hatırlamıyorum ama sanırım 2.200 civarındaydı. 
Cicilerim daha gelmedi bu yüzden hepsinin değil sadece bir kısmının fotolarını paylaşabiliyorum sizinle;






Şimdilik benden bu kadar Kendinize çok iyi bakın Allah'a emanet olun :)



28 Kasım 2012 Çarşamba

Ben Geldiiiiim :)

Uzuuun bir aradan sonra yine katıldım aranıza. Biliyorsunuz İstanbul'daydım. Sınavlarım vardı. Hepsini verdim geldim. İstanbul'daki evimi kapattığım için ordaa burdaa kalıyorum gittiği zaman :) Bu yüzden internet problemi yaşadım bol bol. E haliyle bloğa pek uğrayamadım. 
Şimdi İzmir'deyim. 
Bol bol gezdim, bol bol gördüm, az az da ders çalıştım İstanbul'da. 
İçimde hep bir buruk sevinç. Yarim askere gidecek her geçen gün zamanımızı kısaltırken, tam mutlu oluyorum sonra anında üzülüyorum. Herkes dalga geçiyor benimle 5 ay ne olacak diye ama demesi kolay bekleyecek, özleyecek olan benim :(
Bu kısa bir ben yaşıyorum postuydu. Daha sonra ben neler yaptım postuyla karşınızda olacağım.
Hepinize bol öpücükler :)
PS: Sonbaharın son günlerindeyiz biliyorum. Bir kez bile yazamadım son bahar postu. Severim ben son baharı ama bu kez hüznünü hisettim sanki. Sizlere küçük bir sonbahar resmi ile veda etmek istedim..

10 Kasım 2012 Cumartesi

Bulut Atlası


Neler yapıyor bu kız nerelerde, ohooo bu kadar da boşlanmaz dediğinizi biliyorum İstanbudayım azıcık daha uzadı dönüş günün. Şimdi sizlere ders çalışma arasında verdiğim küçük molalardan birinde sevdiceğimle gittiğimiz ve son zamanlarda izlediğim en güzel film diyebileceğim bir filmi tavsiye etmek istedim.
Bulut Atlası..
Sıkılmadan izleyeceğiniz kurgusuyla sürekli dikkat toplayan ve bir saniyesini bile kaçırırsam bütün filmi kaçırırım dedirten bir film.
Filmle ilgili tek olumsuz eleştirim keşke dublaj yapsalardı.
Oyuncuları gayet iyi belli ki tutabilecek bir iş ama film zaten ful dikkat gerektiriken bir de benim gibib yarım yamalak ingilizcesi olanlar ya da hiç olmayanlar şaşı olma teklikesi yaşayabilirler :)
Ama yine de değecek bir film. Gidin görün derim. Hemde böyle yağmurlu havalarda yapılabilecek en iyi şeylerden biridir sinema.
Şimdilik hepiniz öpüldünüz. Sevgiyle kalın Sevgi herşeyi değiştiri ;)

6 Kasım 2012 Salı

İstanbul :)


Bir görünüp bir kayboluyorum, sizleri çok ihmal ediyorum farkındayım ama totoşumun üstüne bir türlü oturamıyorum ki. Yine İstanbul'dayım yarimin yanında. Biliyorsunuz güz döneminden kalan derslerim vardı. Ocak'a kadar gidip geleceğim böyle İstanbul'a şimdide sınavlarım var bu nedenle geldim. Kalışım uzun 3 haftacık kadar :)
Yarim aralık da askere gidiyor. Son zamanlarımız çok üzülüyorum. İçim acıyor. Beş ay diye avutuyorum kendimi ama nasıl geçer bilmiyorum ki hiç.
Şimdi sizlere İstanbul'dan bildiriyorum işte bu dedikoduları. Bir yandan da ders çalışıyorum daha doğrusu sınavda teslim etmek üzere ödev.
Arada sırada vakit buldukça sizlere haber vereceğim böyle. Sevgiyle kalın :):)

31 Ekim 2012 Çarşamba

Muhteşem Yüzyıl Fenalık Getirdin Artık


Yani yemedim içmedim biter bitmez yazayım dedim. Nereden başlayayım tüm entrikalarına rağmen sevdiğimiz Hürrem'in aşkının nasıl da hiç edildiğine mi?, o bet suratlı Cansu Derenin nasılda dünya güzeli gibi gösterilmeye çalışıldığına mı? Süleyman'nın Hürrem'e bile yapmadığı sevgi gösterilerini bet kıza yaptığından mı? Yani dizi iyice sıkıntı verdi bu ne ya her hafta Bet suratlı Firuze öldü mü? ölmedi mi? diye mi beklicez. 
Aaaaaaa sıkıldık iyice. Hürrem'in hatırına izliyoruz biz ailecek şu diziyi. Çünkü artık iyice böggg getirdi. 
Sizler ne dersiniz bilmem ama dizi iyice zıvanadan çıktı. İzleyici nabzı da mı yoklanmıyor hiç bilmiyorum ama gidişat hiiiç iyi değil. Yapımcı kendine gelsin def etsin artık şu Firuzeyi, sıkıldık artık. 
Kendimi fazla kaptırdım sanki amaaaan izlediğim bir kaç hatta iki diziden biri yolunda gitsin işte. 
Bu ara da bu gün izlediğim diğer dizi olan Uçurum'un da yayından kaldırılacağını duydum. TV dünyasında çok büyük depremler olacak şimdiden hazırlanın benden söylemesi ;)

Ödüllendimmm :)


Geçenlerde sevgili hemşehrim gamzenin renkleri beni ödüllendirdi. Takip ettiği bloglar arasında benim bloğumu da koymuş. 
Çok mutlu oldum. Bu işe ilk kalkıştığımda baya bi utanıp sıkılmıştım. Ödülün amacı takip sayısını arttırmakmış. 
Annemin ameliyatı ve sonrasının bayram olması nedeniyle bir türlü teşekkür edemediğim arkadaşıma buradan bir kez daha teşekkür etmek isterim.
İlk ödülümü almış olmak ve doğru yolda ilerlediğimi hissetmek çok güzel bir şey. Tekrar teşekkür ediyorum :)

29 Ekim 2012 Pazartesi

Biev Cicilerim

Aslında bu bloğu ağırlıklı olarak evlilik hazırlıklarım paylaşmak için açmıştım ama zaman geçtikçe, kendi kendime bu blog benim. Bende bu bloğum istediğim her şeyi yazabilirim diye karar verdim. 
Çeyiz için bir kaç post yazdıktan sonra pek bir şey yazamadım. Bu bir şeyler almadığım için değildi fırsatını bulup fotoğraf çekemediğim için oldu. ha bu gün ha yarın derken aldıklarım birikti. 
Şimdi yavaştan sizlerle de paylaşayım diyorum. 
Bu saklama kaplarını ya da çaylık, şekerlik de diyebilirim 3 hafta kadar önce aldık kuzenimle. 
İkimizde bayıldık.
Biev'in ürünlerini çok seviyorum orjinal şeyler var her zaman. 
Daha sonra internette Evmanya ya bakınırken aynı  modelin sıvı sabunluk ve kaşıklığını da görünce dayanamadım alayım dedim.




Evmanya kampanyalarına göz atmak için tık tıık. http://www.evmanya.com/
Şimdilik Biev'den çeyizime kattığım parçalar bunlar daha sonra bir kaç şey daha katmayı düşünüyorum ancak biraz daha araştırma yapmam gerek. Pek bir gizemli konuştuğumun farkındayım çok yakında sizlerle de paylaşacağım :)
Bu arada Biev'in kendi web sitesi uzun zamandır yapım aşamasında. Bu yükselişe geçmiş bir marka için hiç doğru bir şey değil. Umarım yapım aşaması bir an öne biter de biz de parça parça gördüğümüz, bulduğumuz Biev ürünleri toplu olarak görebiliriz. 
Şimdilik benden bu kadar çeyiz postlarına hız kesmeden devam etmek istiyorum. Kendinize çook iyi bakın :)

24 Ekim 2012 Çarşamba

Doğum Günüm Güzel Günüm :)


Cumartesi günü yani 20 ekim benim doğum günümdü. O gün için yapılmış bir planım yoktu. Kimsenin bana sürpriz falan da yapmayacağını da biliyordum. Sadece annem sürekli seninle bir yere gideceğiz çok sevineceksin deyip duruyordu. Anneme doğduğum hastahaneye mi gideceğiz bile dememe rağmen annem ne olduğunu söylemedi. Bir de bir gece önceden sevdiceğimle küçük bir atışma yaşayınca iyice sinir olarak girdim yatağa. 
Sabah uyandığımdaysa karşımda sevdiceğim vardı :)
Nasıl bir mutlulukta tahmin edersiniz. Dünyalar benim oldu :)
Daha sonra ertesi gün annem karnım ağrıyor demeye başladı. Aslında iki gündür söylemekteydi ama o gün biraz daha artmıştı. Teyzemle hastahaneye gittiler. gece 20:00 a doğru apandistinin patladığını hemen gelmemizi söylediler. Gerisini tahmin edersiniz. bir mutlu ve ardından gelen talihsizlikle bir doğum günümün daha sonuna geldik. 
Kaç gündür hastanedeydik. Şimdi evdeyiz. Annem gayet iyi. Allah daha beterlerinden korusun bizi de hepinizi de. 
Şimdilik kendinize iyi bakın.
Hepinize iyi bayramlar. Sevdiklerinizle beraber mutlu, huzurlu, bol etli, bol şekerli bayramlar geçirmeniz dileği ile :)

13 Ekim 2012 Cumartesi

Sonbahar Saç Bakım Kürü

Eveeet malzemelerimi aldım kürümü hazırladım. Şimdi içinde neler var sayayım size;
Tatlı badem yağı,
Defne yaprağı tohumu,
Buğday yağı,
Susam yağı,
Yılan yağı,
Hint yağı,
Zeytin yağı
1 baş Sarımsak :)
Yapılışına gelince;
İlk olarak bir çay bardağı suda sarımsakları yumuşayıncaya kadar haşlıyoruz. O haşlanırken cam bir kavanoza bütün yağları döküyoruz. Sarımsaklar haşlandığı zaman püre haline getiriyoruz. Ben blender dan geçirdim. Siz isterseniz çatalla da ezebilirsiniz. 
Daha sonra yağ karışımının içine boşaltıyoruz. 
Kapağını kapatıp çalkalıyoruz. 
Bir hafta bekleyecek olan bu karışımımızı günde bir kaç kez çalkalayarak dinlendiriyoruz. 
1 haftanın sonunda saçlarımıza uygulayıp 1 saat beklettikten sonra yıkıyoruz. İşte bu kadar :) Yağ karışımı biraz fazla oluyor saçlarınızın miktarına göre 1'er hafta ara ile bir kaç kez de tekrarlayabilirsiniz sanırım. 
Hatırlatmak isterim bu karışımı bende de denemedim 1 hafta sonra deneyeceğim. Kuaförüm sonbahar dökülmelerine karşı çok etkili olduğunu deneyen herkesin çok memnum kaldığını söyledi. 
Şimdilik benden bu kadar sıra da cilt bakım önerilerim olacak :) Kendinize çook iyi bakın..

Photon Şampuan

Mevsim sonbahar. Aslında güzeldir sonbahar. Bir başkadır, hüzündür, belki insanın kendisiyle yüzleşmesini temsil eder, hani doğa üzerindeki giysisini değiştirir ya insanlarda buna benzer belki de. 
Kimileri için zorlu kışı, hatırlatsa da ben severim sonbaharı. O kendine has havasını, doğanın gizli değişimini.. 
Ancak vücudum nedense pek hoşlanmıyor. Her sonbahar geldiğinde yüzümde pul pul dökülmeler, benzim de solma ve en önemlisi de saçlarım da aşırı bir şekilde dökülme sorunu yaşıyorum. Şimdi bu sorunlarla uğraşan bir tek sen değilsin diyeceksiniz. Haklısınız eee bende sizlere küçük araştırmalar sonucunda uyguladığım bir kaç sonbahar çözümünü paylaşmak istedim. 
İlk olarak Saçlar..
Aslında benim saçlarım bir çok insana göre oldukça gür ve kalın telli. Parlaklığında vs. hiç bir sorun yaşamıyorum. Buna karşın sonbahar dökülmeleri beni çıldırtıyor. 
Bir kaç şampuan denemesinden sonra bitkisel şampuanlara bir bakmakta yarar vardır diye düşündüm ve Photon marka bir şampuan aldım.
 Aslında sorup soruşturmadan pek böyle şeyler yapmam ancak saç dökülmesi öyle bir korku yaptı ki içimde gözümü karartıp aldım. Tamamen bitkisel içerikli bir şampuan mış deneyip göreceğiz dedim.  Benim saçlarımda İstanbul'dan geldikten sonra İzmir'in kloru oldukça yüksek suları nedeniyle kepek sorunu olduğundan ben ısırgan otlu olanını aldım. Bütün şampuanlar saç dökülmesine karşı etkiliymiş içerikleri saç tipine göre değişiyormuş. Şimdilik iki kez kullandım. Pek bir değişiklik gözlemlemedim ama biraz daha denemeye kararlıyım. 
Ardından annemin saçlarını kestirmek için gittiğimiz kuaförümüzden öğrendiğim bir karışım var. Bu gün öğrendim ve denemeye fırsatım olmadı. En kısa zamanda deneyip içindekileri sizinle paylaşacağım. Kuaförün söylediğine göre deneyenler çok memnun kalmaktaymış. 
Sonbahar sorunlarını bölümlere ayırmanın daha iyi olacağını düşündüm nedeni ise daha detaylı araştırmalar yapmak :) ya daaaa saatin bir hayli geç olmasının da etkisi olabilir :) Haaaa bu ara da bu markayı kullanan, duyan varsa yorumlarınızı bekliyorum.
Şimdilik bu kadar en kısa zamanda görüşmek dileğiyle sevgiyle kalın.. 

10 Ekim 2012 Çarşamba

Ben Geldimmm :)

Merhabalar hepinize.. Yine aranızdayım. Aslında geleli iki gün oldu ama hiç vaktim olmadı bir şeyler paylaşmaya. 
İstanbul havası almak çok iyi geldi bana. Özlemişim her bir köşesini. Adım attığım anda içimi bir mutluluk kapladı. Şansıma hava da pek güzeldi. Pazartesi günü kapattı hava. Eeee anladı benim gidecek olduğumu üzüntüsünden yağmurlarını döktü :) Şaka bir yana şanslı bir mevsimdeyiz. Hatırlıyorum geçen sene Ağustos da başlamıştı yağmurlar İstanbul'da. Şimdi ise ekim oldu daha yeni. 
Şimdilik bir selam verip çıkmak istedim. Daha doyurucu konularla tekrar aranıza döneceğim :)

4 Ekim 2012 Perşembe

Küçük Bir Kaçamak


Kısa bir süreliğine yaniii Salıya kadar falan yokum. İstanbul özlemiş beni çağırdı gel diye gidiyorum. 
Ama gitmeden bir kaç sözüm var içimde tutamadığım. Yeri burasıdır diyorum. Dilin kemiği yok. Bunu sürekli hatırlatıyor insanlar bana. Üzülüyorum.. İnsan nasıl üzülmez. Sevdiğin insanlar üzüyor seni, sırf kendi istedikleri olmuyor diye, bir anda çıkartıveriyorlar iğnelerini. Can yakıyor görmüyorlar. Ya da görüyorlar da hoşlarına gidiyor. Eee bi ders vermiş oluyorlar karşısındakine. Farkında olmadıkları bir şey var.. 
Dil yarası kapanmaz. Öyle bir yaradır ki üzeri örtülür ama kapanmaz. Sürekli kanar durur ama içine. İçindeki zehri yarayı açandan alır ya, onu illaki ona akıtmak ister, yoksa kurtulamaz bu yaradan..
Felsefe yapmayı sevmiyorum hiç, ama bazı şeyler yaptırıyor. Yarın yarime kavuşmanın mutluluğunu yaşamak istiyorum..
Sizleri Allah'a emanet ediyorum..
P.S: Bu ara da 53 kişi olmuşuz. Dileğim beğenenlerin sürekli takipçim olmaları. Ara da da olsa şu kız ne yapmış demeleri. Belki öyle dedirtecek paylaşımlar yapmıyorumdur. Ama olsun onu da yazın. Paylaştıkça çoğalalım. 
Beni unutmayın.. İnşallah moralim yerinde ve sıcak sıcak İstanbul dedikodularıyla dönerim aranıza :) 

2 Ekim 2012 Salı

Elie SAAB Bizim Eve Bi Kahveye Gelirmisin ????

Elie Saab, delicesine tanışmak istediğim hmm ya da delicesine yaptıklarından birini giymek istediğim bir modacı. Hatta ona modacı demek az kalır en muhteşem romantik, dantelin efendisi, uçuşan tüllerin, taşların sahibidir kendisi. Şimdide ahh çektirecek bir 2013 gelinlik koleksiyonuyla çıkmış karşımıza ne diyeyim ben bu adama. Hayır aklında neler var, geçmişinde kesin bir kadınmış bu adam ya da bir kadını çok sevmiş ve reddedilmiş bu yolla intikam alıyor sevdiceğinden.
Velhasıl yine yıkmış geçirmiş bence birde ben bakayım göreyim derseniz tıkk tıkk..